Dizine yatıp ruhumu ellerine bırakmak geçiyor içimden ama nafile. Aşk sınavı sorularının tek seçeneği 'sensizlik' olan cevap anahtarını gözyaşımla işaretlerken, Sen ve ben olan diğer seçenekleri boş bırakıyorum
Aşk utanmaktı belki de söyleyememekti aşık olduğunu, onu görünce yüzünün kızarmasıydı aşk, ağzının kuruması ve gözlerinin dolması. Belkide hayal kurup beklemekti sadece...
Gerçi aşkın kralınıda yazsan, bu devirde para etmez... Eskidendi o, fakir çocuk zengin kız ayakları. İnsanların bin tane derdi var artık. Ekmek derdinde! Millet gülecek yer arıyor.
Zaman saatler içinden yürüdüğünde, Keşkeler bir ucundan tutar elini... Aşk diğer ucundan tutar, Ve yüreğin sökülür. Sen sökersin o karışır, O söker sen karışırsın. Giremezsin düğümlerden içeri Bir yorgunluk bırakır sende
Aşk bile salt fizyolojik bir sorundur. Bizim öz irademizle hiç ilişiği yoktur. Gençler sadık kalmak isterler, kalamazlar; yaşlılar sadakatsizlik etmek isterler, edemezler. Söylenecek söz bundan ibaret.
Kalp önce sever sonrada Aşık olur, oluncada teslim olur.. Hz.MEVLANA'nın Hz.ŞžEMS-İ TEBRİZİ'ye götürürken düşüpte kırılan şarap dolu testinin, etrafa gül kokusu yaymasıdır, Aşk...
Talihiniz gözleriniz kadar berrak, kaderiniz bakışınız kadar güzel, umudunuz yarın kadar yakın, yarınınız aşkınız kadar mutlu, aşkınız Berat Kandili kadar mukaddes, dualariniz istediğiniz gibi makbul olsun.
herkes 'ilk' olmak ister, İlk aşk, İlk öpücük..Oysa ilk geçicidir.Sahip olduğunuz hangi ilk hala sizin..Ama kimsenin istemediği 'son' farklıdır.Çünkü ondan ötesi yoktur.Heyecandan avuçlarınızın terleyerek tuttuğu 'İlk' elle değil, Güvenerek
Babam "Düşündüğünü hemen yap, yoksa karar vermek zorunda kalırsın. İnandığın şey başkalarına yanlış gelsede inandığın şeyin peşini bırakma" derdi. tesadüfe inanıyorum, aşk tesadüfü sever, bende seni seviyorum...
Günahlarını ben alayım sevaplarım senin olsun, acıları ben çekeyim sefayı sen sür, dertleri bana yükle sen sadece bana gülümse, aşkım seni çok seviyorum.
SEVİPTE KAVUŞžAMAYANA GELSİN ; Aşk günah olmayacak kadar masum, köle olmayacak kadar özgür, ulaşılmayacak kadar derin, unutulmayacak kadar yakındır.Ve iki kişi birbirini severse; sevgi olur. Biri kaçar, diğeri kovalarsa buda aşk olur. İkisi
ALLAH'TAN KORK, DUAMIDIR BEDDUAMIDIR Seninle sona eren aşkımıza, hiçte üzülmüyor ve ağlamıyorum.Aşkımız zaten baştan yokmuş ki.Geç anladımsada, şu günlerde yalan olan sevdandan, tam tersi, kurtulduğuma seviniyorum.Sana neye üzüldüğümü
Takıntı ile aşk arasındaki en bariz fark. Birisi can yakmak ister, diğeri canını yakmak ister. Üzülür fakat mutlu olmasını gönülden ister. Bu acıtır. Ve dile dökülür. Yazıya dökülür. Ama gerçekten üzülmesini istemez. Mutlu, hatta kendinden daha
Şžimdi yapmam gereken tek bir şey kaldı: hiçbir şey. Kendime ait hiçbir şey istemiyorum. Hatıra istemiyorum. Arkadaş, aşk istemiyorum. Bunların hepsi birer tuzak!
Gülümseyin işte; kimine yalandan, kimine inattan, kimine içten, kimine küfürden, kimine sevgiyle, kimine aşk ile. Bir şekilde gülün, o yerine ulaşır...
Yüzyıllardır oynanmasına rağmen hiçbir seyirci; sahneye fırlayıp Romeo'nun zehirli iksiri içmesine engel olmamıştır. Sonunda geminin batacağı bilindiği halde Titanic defalarca izlenmiştir. Bitecektir korkusuyla aşktan kaçarsan hayattan hiçbir tat alamazsın. Çünkü Romeo ölmeli, Titanic batmalı ama aşk her şeye rağmen yaşanmalı.
Kadının yetersizliğine ilişkin önyargı ve buna bağlı olarak erkeğin kendini beğenmişliği, her iki cinsiyet arasındaki uyumu sürekli bozarak inanılmayacak bir gerilimin doğmasına yol açar; ilgili gerilim, özellikle sevgi ilişkilerine de nüfuz ederek tüm mutluluk olanaklarını aralıksız tehdit altında tutar, hatta çok kez yok eder. Tüm aşk yaşamımızı zehirleyerek kurutup bir yangın yerine çevirir.