Adını bile yazamıyorum kağıda olur ya kağıda siner diye ölüyü kıskanırım ben sağıda olur ya seni görür sever diye kaç zamandır gömdüm seni kalbime aman kimse fark etmesin diye her gece yükselir ellerim Rabbime başkasını değil seni versin diye günah mı seni sevmek.
ALLAH'ın daveti üzerine peygamberiz bir gece melekler tarafından mekkeden kudüse götürülmüştür. Burada cebrail ile birlikte bütün gökleri aşarak ''sidretül münteha'' denilen makama yükselmiş ve ALLAH ile görüşmüştür. Bu yolculuğun Mekke?den Kudüs?e kadar olan bölümüne isra Kudüs?ten ALLAH ile görüşmesine kadar ise Mirac denir. Bu görüşmede pegamber efendimize ümmet'i için vakit namaz ve Mirac hediye edilmiştir. Hayırlı Kandiller!
ALLAH'ın daveti üzerine peygamberiz bir gece melekler tarafından mekkeden kudüse götürülmüştür. Burada cebrail ile birlikte bütün gökleri aşarak ''sidretül münteha'' denilen makama yükselmiş ve ALLAH ile görüşmüştür. Bu yolculuğun Mekke?den Kudüs?e kadar olan bölümüne isra Kudüs?ten ALLAH ile görüşmesine kadar ise Mirac denir. Bu görüşmede pegamber efendimize ümmet'i için vakit namaz ve Mirac hediye edilmiştir. Hayırlı Kandiller!
Müspet bilimlerin temellerine dayanan, güzel sanatları seven, fikir terbiyesinde olduğu kadar beden terbiyesinde de kabiliyeti artmış ve yükselmiş olan erdemli, kudretli bir nesil yetiştirmek ana siyasetimizin açık dileğidir (Mustafa Kemal Atatürk).
İddiacı ol ama haset seni yıkmasın Hak doğruya yardımcı bu aklından çıkmasın Yüksel başın dönmesin ihtirasla kör olma Taş atana ekmek at Sakın ha nankör olma
Makam hırsı, insanların başlıca dürtüsüdür. Yükselme ümidi oldukça, herkes liyakatını göstermeye çalışır; fakat bir kere en yüksek dereceye vardıktan sonra da, rahattan başka bir şey düşünülemez.
Bazen yükseliyor gözyaşlarının kaderi alnıma yükseldiği gibi yaşımın "“ orada patlıyor dalgalar ve öldüresiye vuruyor kendilerini: ıslaktır devinim, gevşek ve kesin.
Gençliği yetiştiriniz. Onlara ilim ve irfanın kültürün müspet fikirlerini veriniz. İstikbalin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız. Hür fikirler tatbik uygulama mevkiine konduğu vakit Türk milleti yükselecektir.
İman büyük şeydir. Her şeye can veren odur. Bir insan veya bir millet, bir defa inanmaya başladı mı, çabucak büyür, yükselir ve yükseltir. Yenilmez bir kuvvet olur.
Genç bir adamın ilerlemesi; başkalarının onun ilerlemesinden, ne kadar rahatsız olurlarsa olsunlar onun muktedir olduğu her yolda kendisinini islah etmesiyle kabildir... kuşku ve kıskançlık hiçbir insana, hiçbir durumda faydalı olmamıştır. Gerçi bir adamın yükselmesine mani olmak için bazı kötü yürekli girişimler olabilir, hatta bunların başarılı olmaları bile mümkündür, eğer onlar zihninin asıl gerçek yoldan sapmasına ve haksızlık üzerinde zamanını israf etmesine sebep olursa.
İçinde yaşadığımız cehennem, şehirlerimizin cehennemine karşılık geliyor.Şehirlerimiz zihniyetlerimizin ölçüsü, ölüm istenci yaşama coşkusuna öncülük ediyor ve hangisinin bize esin kaynağı olduğunu ayırt edemiyoruz. Tekrarlanıp duran işlere koşturuyor ve doruklara yükselmekle övünüyoruz. Ölçüsüzlüğün elinde esiriz ve düşünüp taşınmadan sürekli binalar inşa ediyoruz. Dünya bir süre sonra yalnızca bir şantiye olacak.
Türk Töresinin bir şartı da yüksek vazife duygusudur. Vazifeyi her ne pahasına olursa olsun yapmaktır. Diğer bir şart, toplum uğrunda her çeşit fedakârlığı yapmaktır. Millete hizmet yolunda şahsi menfaatlerden, şahsi zevklerden feragattir. Vazgeçmektir. Kişiler kendilerini millet için feda ederler. Türk Milleti'nin büyüklüğü böyle yükselecektir. Onu sizler yaşatacak, sizler yükselteceksiniz. Türk Töresinin en önemli bir gereği de sır saklamaktır. Sır saklamak.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Türkiye`de hanımların giyim kuşamına, başörtüsüne özel yaşamlarında hiç kimse karışmıyor. Ancak, burası hiç kimsenin özel yaşam mekanı değildir. Burası, devletin en yüce kurumudur. Burada görev yapanlar, devletin kurallarına, geleneklerine uymak zorundadırlar. (Sesini iyice yükselterek) Burası, devlete meydan okunacak yer değildir. Lütfen bu hanıma haddini bildiriniz.
İngiliz hodgamdır.Bir millet değil de bir yığın.Yığın düşünmez, mâruz kalır. Nezleye yakalanır gibi tutulur bir fikre. Ateşi yükselince arslanlaşır, nöbet geçirince her mukaddesi unutuverir.
Fabrikaların ve yüksek bacaların kentiydi, bu bacalardan her zaman yılan gibi kıvrıla kıvrıla dumanlar yükseliyor, birbirine dolanıyor ve hiç çözülmüyorlardı. Kapkara bir kanalı, kötü kokan, mor renkte akan bir nehri, gün boyu pencerelerinden bir yığın gürültünün yayıldığı fabrika binaları, melankolik bir filin gün boyu başını sallaması gibi sürekli inip kalkan buhar pistonları vardı. Birbirine benzeyen büyüklü küçüklü caddelerinde birbirine benzeyen insanlar yaşardı. Bu insanlar evlerine aynı saatte girip çıkar, aynı kaldırımda yürür, aynı işi yapardı. Her gün, dün olduğu gibi yarın olacağı gibi hep aynıydı.
Eminlik psikolojik, zihinsel ve iyi temeller, modeller, tecrübeler, açıklık ve nedenler üzerine kurulmuş gelişmiş bir inançtan ahlaksal sorumluluk olarak yükselmiş bir durumdur.
Tüm erdemlerin temel özellikleri, yükselme yolunda sürekli bir çaba, bizzat kendinle cenkleşme, daha büyük ve derin bir saflığa, bilgeliğe, iyilik ve sevgiye yönelik doymak bilmez bir istektir.
Bir çocuk taşa takılıp düşerse neyi kaldırırsın? Çocuğu mu? Taşı mı? Düşün. Bil ki şayet taşı kaldırırsan bir başkası da sonradan düşmez, çocuk zaten kendisi öyle böyle düştüğü gibi kalkacaktır ve kalkar. Önünde duran taş bir engel midir yoksa senin yükselebilmen için bir basamak mıdır? Bunu da sorgulamayı ihmal etme.