Diz boyu engeller,yol vermez karlı dağlar,sözde kaldı kara denen sevdalar,ARZU pazarın da vefa ne arar, KEREM Aslı dan önce yanalı çok oldu CENNET GöZLüM:
Seni gökkuşağına sordum o vefasız unut dedi Seni yıldızlara sordum o şerefsiz senin değerini biliyordu dedi,Seni Kalbime sordu cevap veremedi çünkü kan ağlıyor.
Her müminin, riayet etmesi ve vefalı olması gerekli olan hususlar şunlardır:Din saygısı, edebe saygısı ve sofra saygısı.Beraat Kandiliniz Mübarek Olsun...
Edebin başı akıllıca hareket etmektir. Yapılmayan, yerine getirilmeyen sözde hayır yoktur. Cömertlik olmayınca malın, vefa olmayınca arkadaşın hayrı yoktur.
Eğer gideceksen, mani olamam, anladım. Düşersen yine, bul beni. Vefasız, satılık insanlardan çok dışarıda. Bulamazsın, bundan sonra ne benim gibi seveni, nede senin için öleni.
Herşeyden önce, erkeğin doğası gereği aşkta vefasızlığa, kadının ise sürekli sadakate eğilimli olduğu gerçeği bu incelemeye girer. erkeğin aşkı, doyum bulduğu* andan itibaren belirgin bir biçimde azalır... hemen hemen bütün öteki kadınlar onu, sahip olmuş olduğu kadından daha fazla çekerler... erkek değişiklik özler! kadının aşkı ise, özellikle o andan sonra artmaya başlar!
Hz.Resulullah(sav)'ın vefatı üzerinine Hz.Fatıma(as)'nın söylediği bir şiir: Ey Resul öyle debdebe ve karışıklık zuhur etti ki senden sonra. Sen olsaydın keder çoğalmazdı. Toprağın yağmuru kaybetmesi gibi biz seni kaybettik. Kavmin bozguna uğradı (karıştı) onları kontrol et ve kaybolma.
Atatürk gibi eşsiz bir kahramanı istihlaf etmiştim (halef olmuştum). Benim için en büyük tehlike onun gölgesi altında erimek ve ezilmek idi. Devlet icraatının bütün sorumluluğu bana ait olmalıydı. Bunun için de kudretim neyse benim damgamı taşıyacak bir dönemin başladığının belli olması gerekiyordu. Paralara resim nakşedilmesi tarihten gelen bir devlet kudreti ve hakimiyeti geleneği idi. Parada pulda yapılanların başka türlü manalandırılması bir istismardır. Ve vebali yapanlara aittir. Bizim ona vefa ve sadakatimiz tarihin imtihanından geçmiştir.
Gönül, dert ile yandı; derdimi paylaşacak bir dost yok. Çok yer gezdim hüznümü azaltacak bir kişi yok. “Ben yarinim” diyen çok amma gerçekte vefalı bir yar yok.
Vefa arkanda bıraktığını, giderken yaktığını yabana atmamandır. Vefa; dostluğun asaletine, bir dua sonrası verilen sözlere, hayallere ihanet ...katmamandır.
Vefâ ötelerin sonsuz mükafatı karşısında, cehennemi hafife almaman, ulvi güzellikleri dünyaya satmamandır.
Bir adamın birçok hüner, fen, bilgi sahibi olduğuna bakma! Verdiği sözde duruyor mu? Vefası var mı? Asıl ona bak! Hakla ettiği sözleşmeyi yerine getiriyorsa, insanlara verdiği sözde duruyorsa, vefâlıysa onu istediğin kadar öv! Onun iyi vasıflarını bir bir say! O, senin övgünden, saydığın meziyetlerden daha üstün bir kişidir...
Sevgilim, belki vefa ve merhametin coşar da, kapıyı açarsın; 'Orada, ne bekliyorsun kalk, içeri gir!' diye seslenirsin ümidiyle ben senin kapında oturmuş bekliyorum.
Ömürlerinde tek bir kez sevenlerdir asıl sığ olanlar. Onların vefa, sadakat diye adlandırdıkları şeyi ben, ya alışkanlığın verdiği rahatlığa ya da hayal gücünün yokluğuna bağlarım. Zihinsel yaşam için tutarlılık neyse duygusal yaşam için de vefa odur: basit bir yenilgi itirafı. Vefa ! Bunu incelemem gerekiyor günlerden bir gün. Sahiplik tutkusu da giriyor bu işin içine. Başkaları alır diye korkmasak çoktan atacağımız bir sürü şey var.
İnsanlar arasında hata ve ayıbın çok olsa bile, ahlakın; iyilik, cömertlik ve vefa sözünde durmak olsun, iyilik ve cömertliğin ile, hata ve ayıplarını ört. Cimriden iyilik bekleme. Çünkü Cehennemde, susuz kimseye su yoktur.