Ben sende imkansızlıklarını sevdim. Fakat asla umutsuzluklarını değil. Birgün biri çıkıpta bir çırpıda güneşe adını buzla yazarsa bil ki o seni benden daha çok seviyordur.
Tutkuya inat aşkla , umutsuzluğa inat umutla , olumsuzluğa inat özveri ile dolu bir hayatta yüreğin hep güzel kıpırtılarla dolsun... Doğum günün kutlu olsun...
Sevgisiz Bir Hayat Oksijensiz Bir Nefes Almaya Benzer. Sevgisiz Bir Yaşam Kuru Bir Çölde Cayır Cayır Yanmaya Benzer.Aşksız Bir Direnişte Umutsuzca Direnmeye Benzer..
Bir umut olmak isterdim umutsuzlara güç olmak için, bir nefes olmak isterdim hayattan kopmamak için şimdi yalnızlık sarmış hayatımı yaşarım yalnızlığımı.
Bütün kadehlerimi hep sana adıyorum hep senin için bu bir bir boşalan şişeler umutsuzluğum, sarhoşluğum senin eserin senin yüzünden bu delicesine içmeler...
birbirlerine sarılmış aşıklar bireysel coşkularını umutsuzca tek bir yüce benlik halinde kaynaştırmaya çalışırlar, ama boşunadır. doğası gereği her vücut bulmuş ruh tek başına acı çekmeye ve zevk almaya mahkumdur.
Benim gibi insanlar tarafından geride bırakılan fikirler, anıtlar hayattaki en büyük zevkimdir. Kitaplar olmasa uzun zaman önce umutsuzluğa gömülürdüm.
Düz bir yolda yürüyor olsaydın, tüm ilerleme isteğine rağmen hala gerisin geriye gitseydin, o zaman bu çaresiz bir durum olurdu; ama sen dik, senin de aşağıdan gördüğün gibi dik bir yamacı tırmandığına göre, adımlarının geriye doğru kayması, bulunduğun yerin durumundan ileri gelebilir, o zaman da umutsuzluğa kapılmana gerek yoktur.
Altedin bugünün efendilerini, ey kardeşlerim, şu küçük insanları. Ey yüksek insanlar, altedin küçük erdemleri, küçük kurnazlıkları, kılı kırk yaran özenmeyi, karınca gösterişini, acınası rahat düşkünlüğünü, en büyük çoğunluğun mutluluğunu! Boyun eğmektense umutsuzluğa düşün daha iyi. Bugün yaşamayı bilmediğiniz için ey yüksek insanlar sizi seviyorum doğrusu. Siz en iyi böyle yaşardınız da ondan!
Ahlaka boyun eğme, bir hükümdara boyun eğme gibi kölece ya da mağrur ya da çıkarcı ya da teslimiyetçi ya da budala bir heyecan ya da düşüncesizlik ya da umutsuzluk eylemi biçiminde olabilir. Bu tür boyun eğme aslında ahlaksal değil.
Aşk vadisinde, hiçbir nişane, hiçbir iz yoksa üzülmemeli; çünkü, Hakk’ın lûtfuyla bazen umutsuzluktan bile umutlar doğar. Ey gönül, sakın umutsuzluğa düşme! Allah'tan umudunu kesme ki, bazen can bahçesinde, sögüt ağacının dalı bile hurma verir.
Her şeyi iyi yanından görmeyi kim öğretti bize? Acıyı görmeyen insan, umutsuzluğu yaşamayan, iliklerine dek kederin işleyip yaralamadığı bir insan, mutluluktan, umuttan, sevinçten ne anlar? Göğü görmeden, denizi görmeden maviyi anlamaya benzemez mi bu?