Miliyetçilik ucuz bir içgüdü ve tehlikeli bir alettir. Herhangi bir ülkeden başka ülkelere borçlu olduğu şeyleri çıkarıp alın ve sonrada onunla gurulanabilirseniz gururlanın.
Elde edilecek bir çıkarı olduğu halde adaleti düşünen, tehlike karşısında hayatını hiçe sayan ve eski taahhütlerini unutmayan insan mükemmel bir insandır.
Aşk, ağır iştir: emekli olamazsın, sigortası yoktur, ikramiye alamazsın, yıllık tatil izni verilmez, greve kalkıştın mı yersin sopayı, her dakika lokavt tehlikesiyle burun burunasındır, kaza riski yüksektir, amatörce uğraşılır! Aşk, ağır iştir! Yol boyunca bunları şoföre dayatamazsın. O, uykuya yenilmek üzeredir, sen ise rüyaya!
Yaşamın ciddi olup olmadığını anlayana dek bunu ben de bilemeyeceğim. Onun tehlikeli olduğunu ve insanın canını çok yakabildiğini biliyorum. Ama bu illaki ciddi de olduğu manasına gelmiyor.
Acele karar vermeyin. o zaman sizin de herkesten farkınız kalmaz. Hayatın küçük bir parçasına bakıp tamamı hakkında karar vermekten kaçının. Karar aklın durması halidir, karar verdiniz mi, akıl düşünmeyi, dolayısı ile gelişmeyi durdurur. Buna rağmen akıl insanı daima karara zorlar. Çünkü gelişme halinde olmak tehlikelidir ve insanı huzursuz yapar. Oysa gezi asla sona ermez. bir yol biterken yenisi başlar. bir kapı kapanırken, başkası açılır. Bir hedefe ulaşırsınız ve daha yüksek bir hedefin hemen oracıkta olduğunu görürsünüz.
İnsanlar beni görüp çok güzel bir hayat yaşadığımı düşünüyorlar. Ama ben dünyanın en çok tehlike altında olan adamını, ABD başkanını seven bir kadınım, ne büyük acılar içinde kıvrandığımı bilemezsiniz
Önceden de söyledim, eğretilmeler tehlikelidir. Aşk bir eğretilmeyle başlar. Yani bu şu demektir ki, aşk bir kadının, dilindeki ilk sözcükle şiirsel belleğimize girmesiyle başlar.
En tehlikeli kelime nedir olric ? -Ama'dır efendim bana göre... -Neden olric ? -Önceden söylenen her söylemi veya kelimeyi öldürür! Mesela, Seni seviyorum ama... gibi.
Dünyayı gördüğünüz gibi anlamaktır bizim işimiz,bildiğimiz biçimde düzeltmeye kalkışmak değil.Hiçbir şey aşırı modern olmak kadar tehlikeli değildir.Bir de bakarsınız modası geçiverir insanın.
Çevreye yönelik en büyük tehdit, bir kağıt fabrikasının atıklarından, bir belediye kanalizasyonunu okyanusa boşaltmasından ya da yerel çiftliklerde kullanılan tarım ilaçlarıyla gübrelerin, sızıntı ve akıntılarının denize ulaşmasından kaynaklanan yerel kirlilik değildir. Esas tehlike, insanoğlunun yaşamına, atmosfere, dünyanın bir bakıma akciğeri sayılan tropik ormanlara, dünya okyanuslarına, hava ve su rezervlerimize yönelik olan tehlikedir. Bu da tüm insanlığın bağımlı olduğu çevre demektir.
Hayat böyledir. Çaresizlik ve tehlike anları vardır ki, o zaman çırpınmaya ve haykırmaya gelmez. Batar insan ve boğulur. Marifet o anları geçirmektir. Sonrası gittikçe kolaylaşır. Kadere teslim olmak lazımdır o anlarda. Bu acizlik değildir. Dikkat et sözüme: Bu dünyada ölümden başka hemen her şeyin çaresi vardır.
Cesaret adını verdiğimiz erdem, başıboş bir kahramanlık, anlamsız bir atılganlık ve cüretkârlık, her tehlikeyi düşüncesizce göğüsleme olmayıp; neden korkulup neden korkulmayacağına, neyin göğüslenmeye değer olup neden kaçınmanın iyi olacağına ilişkin bilgiden başka bir şey değildir.
Başkasını ve kendini bilirsen, yüz kere savaşsan tehlikeye düşmezsin; başkasını bilmeyip kendini bilirsen bir kazanır bir kaybedersin; ne kendini ne de başkasını bilmezsen, her savaşta tehlikedesin.
Her memleketin halkı kendi haklarının hem bekçisi, hem de kendi felaketi için kullanılabilecek yeğane alettir. Şuna iyice inanmışımdır ki, muayyen bir kültür seviyesine sahip halkın elinden başka bir yerde hürriyetimiz tehlikeden masun değildir.
Geçmişi tarihsel olarak dile getirmek, o geçmişi "gerçekte nasıl olduysa, öyle" bilmek değildir. Buna karşılık, bir tehlike anında parlayıverdiği konumuyla, bir anıyı ele geçirmek demektir.