Senin için yazdığım şiirlerin birinde bir mısrada gizlenen bir kelime olsam ve sen şiiri okurken beni söylediğinde tatlı dudaklarına konan öpücük olsam.
Namık Kemal olup sana şiir yazmak isterdim, ama o günlerin çok eskide kaldığına dair içimde bir his var, ben seni kalbimin derinliklerindeki gizli saklı tuttuğum aşk yuvama hapsettim, sen ki o kadar güzelsin ki senin gözlerine bakıp ta sana şiir yazabilmem için ya deli cesaretim olması gerekiyor ya da ölümü göze almam gerekiyor.
Bir şarkı bestelesem içinde sevgimi anlatsam. Her doğan günde daha çok umut ve sev dolu olan bir şiir yazsam. Ve tüm bunlar gerçek olsa, ne dersin benimle olmaya...
Sen Bana Giderken Ağlamayı öğrettiğin Zaman Sen Bana Yaşarken ölmeyi Tattırdığın zaman Sen Bana Su Koca Dünyayı Dar ettiğin zaman iste Benden Sana Bu Şiir..
Mırıldandığın şiir geldi aklıma. Seni bende bırakan. Göz yaşlarının tadı geldi aklıma. Her defasında kalbimi yakan. Sen geldin aklıma. Gidince beni benden alan.
Şimdi git,say ki seninle içinde sevda geçen bir türkü söylemedik say ki gece mektuplarını en güzel aşk şiirlerini birlikte ezberlemedik sen git ben gelemem bu yürekle,
Senin için yazdığım şiirlerin birinde bir mısrada gizlenen bir kelime olsam ve sen şiiri okurken beni söylediğinde tatlı dudaklarına konan öpücük olsam.
içimde ki aşkındır beni yaşatan, bana umut verip beni hayata bağlayan, bir umuttan çok geleceğim oldu gözlerin, her gece ben adına şiirler yazarım sevgilim, iyi geceler cennet gözlü dilberim benim...
Bugün günlerden pazar, sakın değmesin sana nazar, sevdanla yanan bu garip, ilk mesajı sana yazar... günaydın... günaydın yüreğime yağmur gibi yağan gece mi yıldız yıldız bezeyen karanlığımı dolunay gibi aydınlatan günaydın sen bu mesajın daha ilk kelimelerini okurken, ben senin adına şiirler yazmış olucağım birtanem, günaydın..
İnsan her gün biraz müzik dinlemeli, biraz şiir okumalı, güzel bir resim görmelidir ki, dünyevi kaygılar Tanrı'nın insan ruhuna aşıladığı güzel duygusunu silip yok etmesin. Goethe
Bir şiir yaz bana içinde alabildiğince mutluluk olsun ayın gölgesinde unutulan sevgi tohumlarıyla yeşere dursun veya bir şarkı söyle özlemimdeki sevgiliyi anlatsın yağan yağmurlarla ıslanan bedenimi parlayan gözleriyle kurulasın.
Her şey sağır içimde ne şiir ne musiki dünyadan bezmişliğim dünyalar kadar eski öylesine dağılmış öyle yıkılmışım ki bu ne bitmez ayrılık bu ne özlem diyorum...
Gece seni bana daha çok hatırlatır çünkü sabah olacak ve seni görmem için yepyeni birgün daha dogacak güzel ümitlerle hayallerle beraber iyi geceler bitanem iyi uyu seni seven biricik aşkından sana kısa bir şiir hayatımın anlamısın benim canımsın
Ellerimde tutarım sevginin sıcaklığını, sensiz gecelerimde ısıtır beni yıldızlara dalarım, gecelerimin anlamı olur hayalin sarılırım, her gece senin hayalinle adına şiirler yazarım..
İçimde ki aşkındır beni yaşatan, bana umut verip beni hayata bağlayan, bir umuttan çok geleceğim oldu gözlerin, her gece ben adına şiirler yazarım sevgilim, iyi geceler cennet gözlü dilberim benim...
Şiirler Şarkılar Daha Anlamlı geliyor Bana Seni tanıdıktan Sonra, Şimdi Adına Şiirler Şarkılar Sözler yazıyorum Adını Duvarlara Yazıp Adınla Konuşuyorum Artık Seviyorum Seni Bebeğim.
Çok yoruldum bu hayattan, gelip giden insanlardan.. Şžarkılardan, şiirlerden hatta birşeyler yazmaktan yoruldum. Bir amaç uğruna yapıldığında uğraşlar o zaman yormaz, yorulsan bile yoruldum demezsin. Amaç ne ? Ne zaman bitecek bu hayat? Ya da ne
Ne zaman bir kahveyi soğumadan bitirebileceğim? Ne zaman sigaramın yandığını unutmadan, israf etmeden içeceğim? Ne zaman ardı ardına aynı saatte uyuyabileceğim? Ne zaman şarkılar sadece güzel olduğu zaman dinleyeceğim? Ne zaman şiir yazarken
İsim nedir ki, Bulutlara yazılır geçer. Yüzüm nedir ki, Akar suya çizilir geçer... Ömür nedir ki, Kurulur bozulur geçer. Sevda nedir ki, Dokunursun süzülür geçer. Şiir nedir ki, Sezilir geçer. İnsan nedir ki, Bir şeylere sevinir, üzülür geçer.
Sen şimdi yazdığım şiirleri kendi üstüne alınıyorsun değil mi sevgili? Sana kafiyeli cümleler fazla gelir! Satır aralarındaki boşluklarda oyala kendini.
Öyle ya da böyle, o acayip ve çılgın dönemin, o uzak saatlerin şiirlerinin bir çoğu işte burada. Sigara dumanıyla buğulanmış odada altmışsekiz bir vaziyette şansımızı denedik. Umarım işinize yarar, yaramazsa da, eh o zaman,
İlk şiirler şu anda bulunduğum noktadan daha lirikler. Bu şiirleri beğeniyorum ancak "Bukowski'nin ilk şiirleri çok daha iyiydi," iddiasında bulunanlara katılmıyorum. Kimileri bu iddiaları eleştiri yazılarında dile getirdiler, kimileri de dedikodu sohbetlerinde. Şimdi okuyucu kendi kararını ilk elden verebilir. Bugünkü şiirimde konuya daha doğrudan yönelip özüne iniyorum ve sonra da çıkıyorum. Önceki ve bugünkü tarzlarımın birbirinden daha üstün ya da başarısız olduğuna inanmıyorum. Farklılar, hepsi bu.
Hz.Resulullah(sav)'ın vefatı üzerinine Hz.Fatıma(as)'nın söylediği bir şiir: Ey Resul öyle debdebe ve karışıklık zuhur etti ki senden sonra. Sen olsaydın keder çoğalmazdı. Toprağın yağmuru kaybetmesi gibi biz seni kaybettik. Kavmin bozguna uğradı (karıştı) onları kontrol et ve kaybolma.
Anlayışlı olan beni anlayışlı, aptal olan ise aptal bulur. Bence ikisi de haklıdır.Evet, bir Nirvana var; o, koyunlarını yeşil bir otlağa yaymanda, çocuğunu uyutmanda ve şiirinin son dizesini yazmandadır.
Sadece sessizce dinleyin... Neden oynamak zorunda olduğunuzu, neden yemek yemek zorunda olduğunuzu, neden nehre bakmak zorunda olduğunuzu, neden zalim olduğunuzu sormuyorsunuz, değil mi? Bir şeyi yapmak istemediğinizde başkaldırıyor, neden yapmak zorunda olduğunuzu soruyorsunuz. Ama okumak, oynamak, gülmek, zalim olmak, iyi olmak, nehri, bulutları görmek, tüm bunlar hayatın parçalarıdır; ve okumayı ...bilmezseniz, yürümeyi bilmezseniz, bir yaprağın güzelliğini takdir edemezseniz, yaşamıyorsunuz demektir. Yaşamın bütününü anlamanız gerek, sadece küçük bir parçasını değil. îşte bu yüzden okumak zorundasınız, işte bu yüzden gökyüzüne bakmak zorundasınız, bu yüzden şarkı söylemek, dans etmek, şiirler yazmak, acı çekmek ve anlamak zorundasınız; çünkü tüm bunlar hayattır...
İnsan her gün biraz müzik dinlemeli, biraz şiir okumalı, güzel bir resim görmelidir ki, dünyevi kaygılar Tanrı’nın insan ruhuna aşıladığı güzel duygusunu silip yok etmesin.
Dünya o kadar büyük ve zengin ki, yaşam da öylesine çeşitli ki insan her zaman bunlardan şiir çıkarma fırsatını bulabilir. Ama her şiirin bir durumdan doğması gerekir, yani şiirin maddesi gerçek olmalıdır. Hiçbir şey üzerine dayanmayan bir şiirin iyi olacağını sanmıyorum.
İnsanlar, aşk üzerindeki görüşlerini değiştirmelidir. Kadınla erkek, cinsel aşkı şimdi olduğu gibi şiir havasına büründürmekten kaçınmalıdır. Bunun yalnızca insanı alçaltan hayvanca bir iş olduğu kabul edilmeli.
Eskiden dinler, bilimler, sanatlar, bütün bilgelikler ve şiirler, bir merkezden ışığın dağılması gibi doğudan batının karanlık bölgelerine doğru yayılırdı.
Eğer sizden sokakları süpürmeniz istenirse Micheangelo'nun resim yaptığı Beethoven'ın beste yaptığı veya Shakespeare'in şiir yaptığı gibi süpürün. O kadar güzel süpürülsün ki gökteki ve yerdeki herkes durup Burada dünyanın en iyi çöpçüsü yaşıyormuş desin.
Önceden de söyledim, eğretilmeler tehlikelidir. Aşk bir eğretilmeyle başlar. Yani bu şu demektir ki, aşk bir kadının, dilindeki ilk sözcükle şiirsel belleğimize girmesiyle başlar.