Allahın rahmeti üzerine olsun. Sana gelen her iyilik Allahtandır, bütün kötülükler nefsindendir. Mekanın cennet yuvan huzurlu kalbin Allah ile dolu bayramın mübarek olsun.
Ey nefsim! şeytana yem olmak mı yoksa cennette gül olmak mı niyetin? bırak yakamı secde edeyim. sen huzura er, ben imanla öleyim. rabbim hepimizi imanla ölen kullarından eylesin. amin. hayırlı nurlu cumalar.
Mecâzî aşk olmaz. Bu istektir, arzudur, nefsin ihtiyâcıdır. Mecaz olan arzu, istek ve ihtiyaçlar, vuslatla ağırlığını kaybeder. İlâhî aşk yakınlık ve vuslatla daha artar. Mecâzî olanı aşk diye karıştırmamak lâzım. Aşk efendiliktir, mecnunluk değil. Galip Hasan Kuşçuoğlu
Ey nefsim! Şžeytana yem olmak mı yoksa cennette gül olmak mı niyetin? Bırak yakamı secde edeyim. Sen huzura er, ben imanla öleyim. Rabbim hepimizi imanla ölen kullarından eylesin. Amin. Hayırlı nurlu cumalar.
Nefs, durgun su gibidir... Dıştan bakılınca paktır. Ama biraz karıştırılınca bulanır ve altındaki kirler üste çıkar. İşte nefs böyledir. Nefs, denemekle hangi mertebede olduğunu belli eder.
Yitirilmiş hayatlar arasında yeşeren tek şey aşk mı? Yoksa kaybedilen bedelin yerine konamayan duygular mı? Birde yok olan nefesin, nefse yaptığı zulüm. Bir hiçe mabet demenin yerimi sadece sensiz zaman...
Derdimiz. Ruhunu, bedenini disipline etmek ve önce nefsini sonra orucunu tutmak yerine, abdesti bozulmasın diye osuruğunu tutan iki yüzlülere dürüstlük aşılayabilmek...
Ey oğul! Senin düşüncen, yiyecek, içecek, giyecek ve dünya lezzetleri olmasın. Bütün bunlar, nefsin ve insan tabiatının istediği şeylerdir. Kalbin düşüncesi nerede, nefsin ve tabiatın istekleri nerede? Kalbin düşüncesi Allahü teâlâdır. Senin düşüncen, Rabbin ve Onun katında bulunan nimetler olmalıdır. Dünyadan (haram ve şüphelilerden) ne terk edersen, mutlaka bunun karşılığında ahirette ondan daha hayırlısı vardır. Ömründe sadece şu içerisinde bulunduğun günün kaldığını farz et de ahiret için hazırlık yap.
Allahım! Nefsimi bana küçük göster ve kendi makamını benim nazarımda büyült, itaatını, senin rızana uygun amel etmeyi ve senin gazabına sebep olan işten uzak durmayı bana ilham eyle, ey rahmeti bütün rahmededenlerden daha çok olan.
Mü'min kişi gününü üç zamana ayırır: Bir bölümünde Rabbiyle münacat eder. O'na ibadet eder; bir bölümünde kendi nefsini muhasebe eder; bir bölümünde de helal ve güzel lezzetlerle meşgul olur.
İnananın yüzünde güleçlik vardır, kalbindeyse hüzün. Gönlü her şeyden geniştir, nefsi her şeyden alçak. Yücelikten nefret eder, şöhrete düşmandır, gamı gussası uzundur, düşünmesi derin. Susması fazladır; vakti yoktur. Çok şükreder, çok sabreder. Düşünceye dalmıştır, ihtiyâcı olanları görünce kendi ihtiyâcını hatırlamaz bile. Huyu güzeldir, geçinmesi hoş ve yumuşak. Şeref ve din bakımından serttir, huy bakımından kuldan alçak.
Akıllı kişi nefsine hâkim olup ölümden sonrası için iş yapandır. Açız akılsız kişi ise nefsini arzularına tabi kılıp sonrada Allah'a karşı Temennide bulunandır.
Aklı olan kimse nefsine demelidir ki: Benim sermayem, yalnız ömrümdür. Başka bir şeyim yoktur. Bu sermaye, o kadar kıymetlidir ki, her çıkan nefes hiçbir şeyle tekrar ele geçmez ve nefesler sayılıdır, azalmaktadır. O halde bu günü elden kaçırmamak bunu saadete kavuşmak için kullanmamaktan daha büyük ziyan olur mu? Yarın ölecekmiş gibi bütün âzâlarını haramdan koru.
Ey nefsim, sonra tevbe ederim ve iyi şeyler yaparım, diyorsan, ölüm daha önce gelebilir, pişman olup kalırsın. Yarın tevbe etmeyi bugün tevbe etmekten kolay sanıyorsan, aldanıyorsun.
Eshâb-ı kirâm arasındaki uygunsuzluklar ve muhârebeler iyi düşünceler ve olgun görüşler ile idi. Nefsin arzuları ile ve cehâlet ile değildi. İlm ile idi. İctihâd ayrılığından idi.
Şiddetin avukatlığını yaptığım anlamına gelmesin, ama aynı zamanda, nefsi müdafaa için şiddet kullanılmasına karşı değilim. Nefsi müdafaada olunca ona şiddet demem, aklını kullanmak derim.
Nefsin ejderhadır. Öldü sanma, uykuya dalar o. Dertten eline fırsat düşmediği için uyur. Derdin bitince çıkar hemen. Hüner; dertsizken de nefsi uykuda tutmadadır.
Bir şeyden kaçacaksan yılandan, akrepten, arslandan, kaplandan kaçma da, bedenden kaynağını alan nefsanî isteklerden, heveslerden kaç! Çünkü başımıza gelen bütün belalar, çektiğimiz bütün zahmetler, meşakkatler boş ve olmayacak heveslerden meydana gelir.
Dost istersen ALLAH yeter yar istersen MUHAMMED yeter delil istersen KURAN yeter...... huzur istersen NAMAZ yeter zenginlik istersen KANAAT yeter düşman istersen NEFSİN yeter şeref istersen İSLAM yeter öğüt istersen ÖLÜM yeter..!
Kader hem zamana [tarihe ve an'a] ve mekana [uzaya ve vucudumuza] yayılan; hem de bizzat bizim ruhumuza, nefsimize, zihnimize, gönlümüze, vicdanımıza, bilincimize yani varlıgımızı teşkil eden yoğunluk bölgesine odaklanan gerilimin adıydı. İyi ile kötü, günah ile sevap, helal ile haram, doğru ile yanlış, ümit ile korku, ödül ile ceza, Cennet ile Cehennem arasındaydık. İnanmak insanın en ince ve en keskin sınırda hareket etmesi demekti. Buna mukabil, teslimiyette, iradenin forsunu aşan bir imkan vardı ki bunu ancak terbiyeden sonra gelen olgunluk sayesinde kavrayabilirdik.
Fikirde, sanatta, anlayışta, anlatışta, buluşta, tutuşta, dağıtışta, toplayışta ve nihayet yaşanmaya değer hayatın ölçülerini billûrlaştırma işinde dünyanın en büyük adamı olmak isterdim; nefsim için değil de, sırf O'nun ümmetinden en hakîr ferde düşen liyakat payını ve üstünlük derecesini göstermek için.
Başımda ağaran saçların ortaya çıkmasıyla, nefsimin ateşi sönüp gitti. Başımda beyaz saçların yanmasıyla, benim gecem oldu. (Çünkü bunlar, ölümün habercileri idi.) İhtiyarlığın habercileri yanaklarıma indikten sonra, ben nasıl rahat yaşarım, insanın ömrünün en iyi kısmı, ihtiyarlıktan öncekidir. Halbuki, gençliği yok olan bir nefs, yok olmuş demektir, insanın rengi sararıp, saçları ağardığı zaman, güzel ve tatlı günleri de, o güzellik ve tatlılığını kaybeder. Yeryüzünde büyüklenerek yürüme. Çünkü, bir müddet sonra bu yer, seni de içine çekip alacaktır.
Şu dünyada semadaki yıldızlardan daha fazla sayıda sahte hacı hoca şeyh şıh var. Hakiki mürşit seni kendi içine bakmaya ve nefsini aşıp kendindeki güzellikleri bir bir keşfetmeye yönlendirir. Tutup da ona hayran olmaya değil.
Osman Beye Nasihatı: Oğul, insanlar vardır, şafak vaktinde doğar, akşam ezanında ölürler. Avun oğlum avun. Güçlüsün kuvvetlisin, akıllısın, kelamlısın. Ama; bunları nerede, nasıl kullanacağını bilemezsen sabah rüzgarında savrulur gidersin. Öfken ve nefsin bir olup, aklını yener. Daima sabırlı, sebatlı ve iradene sahip olasın. Dünya senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir. Bütün fethedilmemiş gizemler, bilinmeyenler, görülmeyenler, ancak; senin fazilet ve erdemlerinle gün ışığına çıkacaktır.Ananı, atanı say, bereket büyüklerle beraberdir. Bu dünyada inancını kaybedersen yeşilken çorak olur, çöllere dönersin. Açıksözlü ol. Her sözü üstüne alma. Gördün söyleme, bildin bilme. Sevildiğin yere sık gidip gelme, kalkar muhabettin itibar olmaz. Üç kişiye acı; cahiller arasındaki alime, zenginken fakir düşene, hatırlı iken itibarını kaybedene. Unutma ki! yüksekte yer tutanlar aşağıdakiler kadar emniyette değildir. Haklı olduğunda mücadeleden korkma. Bilesin ki atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli derler.