Ne zaman bir kahveyi soğumadan bitirebileceğim? Ne zaman sigaramın yandığını unutmadan, israf etmeden içeceğim? Ne zaman ardı ardına aynı saatte uyuyabileceğim? Ne zaman şarkılar sadece güzel olduğu zaman dinleyeceğim? Ne zaman şiir yazarken
Sade sevda sevdim seni, tıpkı sade bir kahve gibi, Kavurdun benliğimi, oysa ben bilmek istedim, Sadece beni sevdiğini, öyle bir kıyıdayım ki, Uçsuz bucaksız, artık hiçbir şeyi bilmek istemiyorum, Bekliyorum, Yalnızca üçü beş geçe bu limandan gidiyorum.
Evde hep aynı şeyleri yapıyorum. Tabi aynı zamanda. Hep aynı zamanda kalkıyorum, aynı zamanda yiyorum, aynı şeyleri aynı kurallarla yapıyorum, okuyorum, kahve içiyorum. Sonra senaryolara çalışıyorum, kendime yiyecek ufak bir şeyler hazırlıyorum. Ben Mediterranean diyetine iyice inanıyorum.
Yalnızlık öylesine bir çizgidir iki nokta arasında kestirme Kahveyle ev Ayakların seni yürür Sen ayaklarını yürürsün. Bağrına bir sancı yapışır Düşersin yere, kaldırırlar Bakarsın yüzlerine insanlar! Demek ki sen hala aşıksın!
Müşkülün müşkül üstüne, problemin problem üzerine yığıldığı günümüzde, bütün problemleri bir kahve içme rahatlığında çözen Hz. Muhammed'e, beşeriyetin çok ihtiyacı vardır.