İnsanlar bir araya gelip şehirler kurmak, kendilerini güvenlik şemsiyesi altına almak istemişler, ama siyaset sanatına sahip olmadıklarından birbirlerine kötülük edip dağılmışlar. Bunun üzerine tanrı Zeus, şehirlerde kural yerine geçmesi ve insanları dostluk bağlarıyla birbirlerine bağlaması için esası adalet,doğruluk ve utanma olan siyaseti göndermiş ve siyaset sanatı tüm insanlar arasında eşit olarak pay edilmiş.
Hiçbir şey için asla çok geç değildir ya da benim durumumda, istediğin kişi olmak için çok erken değil. Zaman sınırı yoktur,istediğin zaman başlayabilirsin. Değişebilir ya da aynı kalabilirsin. Bunun bir kuralı yoktur. En iyisini ya da en kötüsünü yapabiliriz. Umarım,sen en iyisini yaparsın. Umarım,seni şaşırtacak şeyler yaşarsın. Umarım,daha önce hiç hissetmediğin şeyler hissedersin. Umarım,değişik bakış açıları olan insanlarla tanışırsın. Umarım, gurur duyacağın bir hayatın olur. Öyle olmadığını anlarsan... Umarım, en baştan başlayacak gücü bulursun.
Kalbine ilahi bir nur penceresinin açılmasını isteyen şu dört şeyi yapsın: 1- Günün belli bir vaktinde yalnız kalsın ve huzura dalsın. 2- Midesini pek fazla doyurmasın. 3- Sefih kimselerle düşüp kalkmayı bıraksın, kötü kimselerle düşüp kalkmasın. 4- İlimleriyle yalnız dünyalık arzu eden kimselere yaklaşmasın.
Bildiklerini unut. diyor DOST. Gel al eline bir silgi, şu yeni başlayan güne bilgilerini silmekle başla. Zanlarını, yargılarını, önyargılarını ve dahi bütün genellemelerini koy bir çuvala ve hepten terk et. Gıybet etme sakın,... bil ki dedikodu denilen şey mıknatıs gibi kötü enerji çeker. Kimsenin aleyhine konuşma, uzaktan atıp tutma, insanları kem dille yargılama, bil ki yanılırsın.
Esas kirlilik, dışta değil içte, kisvede değil, kalpte olur. Onun dışındaki her l...eke ne kadar kötü görünürse görünsün, yıkandı mı temizlenir, suyla arınır. Yıkamakla çıkmayan tek pislik kalplerde yağ bağlamış haset ve art niyettir.
Bütün namazlar ve niyazlar ahlâkın düzeltilmesi için iç yüzün arınlanması için birer vasıtadan ibarettir. Hakiki ibadetin hiç bir vakit kayıt ve şartı yoktur. Hangi tarzda yapılırsa yapılsın, Tanrının dileğine uygun olur. İbadetin temeli maksudun Hak olmasıdır. Bir cemaatte bu temel bulunmayınca yaptıkları ibadetler de kaybolur. Yalnız kötü toplantılar kalır. Fenalık üzerinde toplananlardan sen hemen uzaklaş.
Her sabah kalktığımda kendime diyorum ki: Bu gün iki seçeneğin var: Ya iyi bir ruh halinde olabilirsin, ya da kötü bir ruh halinde, seçimini yap... Ben de iyi bir ruh halinde olmayı tercih ediyorum. Kötü bir şey olduğunda, ya kendimi kurban olarak görebilirim ya da bu durumdan bir şey öğrenebilirim. Ben de bir şey öğrenmeyi tercih ediyorum. Ne zaman birisi bana derdini anlatsa, onu sadece dinleyebilir, ya da hayatin olumlu taraflarını gösterebilirim. Ben de ikincisini tercih ediyorum...
Karar verme anında doğru olan şey, yapabileceğin en iyi şeydir. Yapabileceğin ikinci en iyi şey ise kötü olan şeydir. Yapabileceğin en kötü şey ise Hiçbirşeydir.
İtibar, kahramanca çabalayan, işe büyük heves, büyük sadakatle sarılan, kendilerini değerli bir sebebe adayan, en iyisiyle, büyük zaferin tadını alan, en kötüsüyle, eğer kaybederse, yerinin asla o soğuk ve korkak , o ne zaferi, ne yenilgiyi bile ruhlarla bir arada olmayacağını bilenlerindir.
Devletin olmadığı bir yerde sanayiye yer yoktur; çünkü sanayiden elde edilecek faydalar belirsizdir; netice olarak yeryüzünde bir kültür mevcut olmayacaktır; deniz ve hava taşımacılığı olmayacaktır; ithal malların kullanımı söz konusu olmayacaktır; yasalar olmayacaktır; mektuplar gönderilemeyecektir; toplum olmayacaktır; hepsinden kötüsü kuşku olacaktır; şiddet ve ölüm korkusu mevcut olacaktır. Devlet olmadan insanın yaşamı, yalnız, fakir, mutsuz ve kısadır.
Yalnızlık bazen yaratıcılığımı güçlendiriyor. Bir bardak şarap daha içip kendinizi daha kötü hissediyorsunuz. Acı çekmeden sanat yapılmaz. Sanat acıyı dengelemek için vardır.
İşler kötüye gittiği zaman moral bozuluyor. O zaman birdenbire herşeyi kapkara görüp, kötü düşüncelere saplanmamak gerekir. Doğru iseniz, azimli iseniz, her çareye başvurmanız ve hakkınızı aramanız gerekir, iş düzelir.
İyi veya kötü insan diye bir şey yoktur. İnsanlar iyi veya kötü olmayı düşünceleriyle belirlerler. Neyi düşünüyorsak oyuzdur. Kişinin düşüncesi düşünün rengine boyanmıştır.
Vaz geçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni Değmez bu yangın yeri avuc açmaya değmez Değilmi ki çiğnenmiş inancın en seçkini Değilmi ki yoksullar mutluluktan habersiz ...Değilmi ki ayaklar altında insan onuru O kızoğlan kız erdem dağlara kaldırılmış Ezilmiş hor görülmüş el emegi göz nuru Ödlekler geçmiş başa derken mertlik bozulmuş Değilmi ki korkudan dili bağlı sanatın Değilmi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın Değilmi ki kötülükler kadı olmuş yemene Vaz geçtim bu dünyadan ,dünyamdan geçtim ama Seni yalnız koymak varya o koyuyor adama....
Eğer hayat terazimizin zevk kefesiyle denkleşecek bir akıl ve muhakeme kefesi olmasaydı kanımızdaki azgınlık, tabiatımızdaki kötülük bize en olmayacak işler yaptırırdı.
Sınıf savaşı kavramı yanıltıcı olabilir. 'Kim kazanacak, kim kaybedecek?' sorusunun yanıtlanacağı bir karşılıklı güç sınamasına ya da galip için iyi, mağlup için kötü sonuçlar getirecek bir mücadeleye işaret etmez. Sınıf savaşını böyle düşünmek, olguları romantikleştirmek ve bulandırmak olur. çünkü burjuvazi savaşı kazansa da kaybetse de, gelişim sürecinde onun sonunu hazırlayacak iç çelişkileri nedeniyle yıkılmaya mahkumdur. Buradaki soru, çöküşün kendiliğinden mi yoksa proleteryanın aracılığıyla mı gerçekleşeceği.
Acılı bir hayatla hayatsızlık arasında bir seçim yapmamı söyleseler, hiç duraksamadan acılı hayatı seçerim. İnsanlar hayatın ne kadar kötü olduğunu söylerse söylesinler, ben umudumu asla kaybetmedim. Henüz nasıl umut kaybedileceğini öğrenmedim