Gökyüzü yıldızlarla doluydu, ben hep seni düşünürken. Hüzün yıldızları koydum adlarını, seni hatırlatıyor diye. Aynı onlar gibi sende benden çok uzaklardaydın.
Gökyüzü yıldızlarla doluydu, ben hep seni düşünürken. Hüzün yıldızları koydum adlarını, seni hatırlatıyor diye. Aynı onlar gibi sende benden çok uzaklardaydın.
Gece seni bana daha çok hatırlatır çünkü sabah olacak ve seni görmem için yepyeni birgün daha dogacak güzel ümitlerle hayallerle beraber iyi geceler bitanem iyi uyu seni seven biricik aşkından sana kısa bir şiir hayatımın anlamısın benim canımsın
Bir şeyi unutmuşum hissiyle sana dönüyorum Ütünün fişi, gözlerinin rengi, kapının kilidi, Seni unutmam gerektiğini hatırlamıyorum Gözlerin ve sen, toplam iki kişi...
Çünkü Aşk, hayatın asıl özü, esas gayesidir. Mevlâna'nın bizlere hatırlattığı üzere, gün gelir, herkesi, ondan köşe bucak kaçanları bile, hatta "romantik" kelimesini bile suçlama gibi kullananları dahi kıskıvrak yakalar Aşk.
Hayatı, nerede bulunduğunu unutacak kadar hızlı yaşama, nerede olduğunu hatırla, nereye koştuğunu bil, hayat bir yarış değil, her adımında durup düşünülesi aheste bir yürüyüştür!
Günde yüz kez kendime iç ve dış yaşamımın, yaşayan ya da ölü başka insanların emeğine dayandığını hatırlatıyorum; çok derinlere dalmadan günlük yaşamdan biliyoruz ki, bir insan başkaları için vardır.
Bilmediğim hakikat bana ne kadar uzaksa. Hakkettiğim nefes bir sen kadar yakın olması lazımdı. Ama nedense hiç umrumda olmayan zaman, zaman zaman bana yine ama yine yalnızlığımı hatırlatır.
Ay'a ayak basan ilk insan kimdir? Neil Armstrong efendim. Tabi ki Neil Armstrong. Bunu hepimiz biliyoruz. Peki ikinci kişi kimdir? Boşverin. İkincinin bir önemi yok. Kimse, ikincileri hatırlamaz.
Şžimdi yapmam gereken tek bir şey kaldı: hiçbir şey. Kendime ait hiçbir şey istemiyorum. Hatıra istemiyorum. Arkadaş, aşk istemiyorum. Bunların hepsi birer tuzak!
Günde yüz kez kendime iç ve dış yaşamımın, yaşayan ya da ölü başka insanların emeğine dayandığını hatırlatıyorum; çok derinlere dalmadan günlük yaşamdan biliyoruz ki, bir insan başkaları için vardır.
Büyük hayat düşünün öznesinin BIR olduğunu ve görüngülerin tüm çeşitliliğinin zamana ve mekana bağlı olduğunu kendimize hatırlatırsak, o devasa düsünceye olan korkumuz azalacaktır. Hepsi kocaman bir rüya ve onu her bir yaratık görür: Ama hayatındaki bütün karakterler de onunla birlike o rüyayı görür.
Hak ettiğiniz dünyayı elde edebilirsiniz; o dünya mevcuttur, gerçektir, mümkündür: O dünya sizindir. Fakat onu elde etmek için kendinizi tamamen adamanız, geçmiş dünyanızla, o dünyanın ˜insan başkalarının hatırı için yaşaması gereken kurbanlık hayvandır' diyen temel doktrini ile bütün bağlarınızı koparmanız gereklidir. Kendi kişiliğinizin kıymeti uğruna mücadele edin. Kendi gururunuz uğruna mücadele edin. İnsan tabiatının özü olan hükümran ve rasyonel zihniniz uğruna mücadele edin. Ahlakınızın yaşamanın ahlakı olduğuna, mücadelenizin, yeryüzünde var olmuş her başarının, her kıymetin, her yüceliğin, her güzelliğin, her iyiliğin mücadelesi olduğunu bilmenin verdiği mutlak güven ve dürüstlükle mücadele edin.
Bilimde, bilim adamlarının sıkca 'Biliyor musunuz, bu iyi bir argûman; benim fikrim sanırım yanlış' dedigini duyarsınız. Ve sonra fikirlerini degistirirler ve onlardan artık eski bakış açısını bir daha duymazsınız. Bunu gerçekten yaparlar. Olması gerektiği kadar sık yapmazlar, çünkü bilim adamları da insandır ve degişiklik çoğu kez zordur. Fakat bilimde her gün olur bu tür birşey. Politika'da veya Din'de ise böyle bir seyin en son ne zaman olduğunu hatırlamıyorum bile.
Hayat yaşandığı kadar vardır.Gerisi ya hafızalardaki hatıra, ya da hayallerdeki ümittir. Hüsranı ise bir tek yerde kabul ediyorum.Yaşamak mümkünken yaşamamış olmakta.
Sonra köpeğimi gezdirmeye çıktım. Yürüdüm, yürüdüm... Ve bir sürü şey yapabileceğimi düşündüm. Ne olduklarını şimdi hatırlamıyorum ama bu açıklamalarım işte o, orada aklıma geldi.
Hiçbir şeye dönüp bakma. Özellikle de kendine. Bozuk bir fotoğraftan başka bir şey göremezsin. Üzerine tek bir saniye binsin, sesler bile değişir. İnsan, doğru hatırlayabilen bir mahluk değil. Bu yüzden hatırlamaya çalışma.
Sitemizin sevgi sözleri bölümü için söz göndermek ister misiniz? ~ WWW.LOVE.GEN.TR ~
Belki de tek sorun şuydu: Biz ne istediğimizi bilememiştik hiçbir zaman. Ve dolayısıyla her şeyi deniyorduk. Belki görünce istediğimiz, uğruna yaşadığımız şeyi hatırlarız diye.
İnananın yüzünde güleçlik vardır, kalbindeyse hüzün. Gönlü her şeyden geniştir, nefsi her şeyden alçak. Yücelikten nefret eder, şöhrete düşmandır, gamı gussası uzundur, düşünmesi derin. Susması fazladır; vakti yoktur. Çok şükreder, çok sabreder. Düşünceye dalmıştır, ihtiyâcı olanları görünce kendi ihtiyâcını hatırlamaz bile. Huyu güzeldir, geçinmesi hoş ve yumuşak. Şeref ve din bakımından serttir, huy bakımından kuldan alçak.
Zikir de Allah'ı hatırlamak iki çeşittir: Musibet vakti zikretmek, bu iyi ve güzeldir; bundan daha güzeli ise insanı Allah'ın haram kıldığı şeylere yönelmekten alıkoyan zikirdir.
Allah'ın, kendi kulunu istidracı gafil avlaması, ona bol nimet verip şükretmek (hususunda) başarısız kılmasıdır. Fırsatı elinden kaçıncaya kadar nimetle meşgul olup velinimetini hatırlamamasıdır.
Başkalarının kusurlarından bahsetmek istediğin vakit, kendi kusurlarını hatırla. o zaman başkalarının kusurlarıyla alakadar olmaya hakkın olmadığını hatırlarsın.
Hangi arkadaş daha üstündür? Diye Resulullah(sav)'a sorulunca şöyle buyurdu: Allah'ı hatırladığında sana yardım eden, Allah'ı unuttuğunda ise sana hatırlatan kimsedir. Halkın en kötüsü kimlerdir? Diye sorduklarında Resulullah(sav) Fesada bulaşan âlimlerdir. buyurdu.
Senin beni unutma ihtimalini hatırlayıp çıldırıyorum bazı günler ve bazı geceler yüzünü eskisi gibi hayal edemeyeceğimden korkup kahroluyorum. Sonra tevbeler ediyorum. Seni unutma ihtimalini düşündüğüm için.
İnsan duygusal belleğinde kayda geçmiş “anı”ları tekrar tekrar hatırlayarak acı çeker. Bu yüzden de geçmişte yaşar. Geçmiş ve Gelecekte yaşayan kişi de an’a dikkatini veremez. An’da kendisini, “şimdi ve burada” yaşayamaz. Farkındalık ışığını an’a yöneltemeyen kişi, bir an sonra geçmiş olacak anların karanlığında kalmaya kendisini mahkûm eder. İşte bu karanlık, Cehaleti, bencilliği, bağımlılığı doğurur. An’da tüm farkındalığımızla dolu dolu yaşadığımızda hiçbir eksiklik kalmayacağı için bir an sonra “geçmiş” olacak bu an, eksikliği tamamlamak için bizi kendisine geçmişe doğru çekmez. Ve biz yeni bir An’ı deneyimlemek üzere tümüyle Özgür oluruz.
Hayatım ve ona olan sevgim üzerine yemin ederim ki asla başkalarının hatırı için yasamayacağım, ne de onlardan benim hatırım için yasamalarını isteyeceğim.