Benim için olgunluk tacının en güzel yıldızı, başkalarının tesirine kapılmamak, hak veya haksızlık üzerine verilecek hükümlerde başkalarını dinlememektir.
Duyduğunuzu iddia ediyorsunuz ya, hiçbir şey duyduğunuz yok. Doğru, bir bakıma haklısınız: bu işin pek basit olduğunu söylerken son derece güç olduğunu söylemeye unutmuştum. Dünyadaki tüm dinlerle aktörler bir noktada birleşirler: Erdemli ol,
Seveceksen birini hayal kırıklığı yaşamış birini seveceksin, zordur ama en güzelidir. Ve biriyle tanıştığında, konuşmaya başladığında onunla birliktelik hakkında konuşmayacaksın, yani öyle şeyler hissetmemelisin. onun hikayesini dinleyeceksin.
Seni dokunmadan sevmek, hem ayrılığı kabul etmek hem de yokluğunu inkar etmek değil midir zaten.. Seni düşündükçe sigaraya sarılamamak örneğin. Kendine dokunamamak. Tenimdeki izlerini silememek. Yada geçmişte bize ait o şarkıları dinleyememek..
Hayat kısadır. Öyleyse hayatınızı sevin. Mutlu olun ve gülümsemeye devam edin. Sadece kendiniz için yaşayın ve konuşmadan önce dinleyin. Yazmadan önce düşünün. Harcamadan önce kazanın. Dua etmeden önce bağışlayın. İncitmeden önce hissedin. Nefret etmeden önce sevin. Vazgeçmeden önce çabalayın. Ölmeden önce yaşayın. Hayat budur. Onu hissedin, onu yaşayın ve ondan hoşnut olun. - Shakespeare
Dinler ateşböcekleri gibidir: Parlayabilmek için karanlığa gereksinim duyarlar. Tüm dinlerin koşulu yaygın olan belirli bir derecede cehalettir. Ki sadece bu havada yaşayabilirler ancak.
Kimsenin göremediği sana baktım, Gürültülerde mırıldanmalarını dinledim, Yaşadıklarına küsüp kapadığın gönlüne Kilide aşkımı fısıldayıp da girdim. Duymadıysan verdiğim sözleri, Yargıların sana değil onlara aitse, Senin dünyana da ait değilim.
Hakiki büyük adamlar güzel ağaçlara benzer. Dallarında yuvalar kurulur, gölgesinde yorgunlar dinlenir, çiçeklerine sürünenler güzel koku alırlar, meyvesiyle açlar doyar ve yaprakları arasından dökülen güneş damlaları toprağa hayat verir. Hiç kimseye ve hiçbir şeye zararı dokunmaz.
Yara açıktır ve hep içerlere işler. Hayatı senin gibi görmeyenlere anlatsan dinlemezler. Dinleseler inanmazlar. Biz böyle görmüyoruz senin ruhun hasta derler. Kendin gibi birini bulana kadar hastasındır.
Beni dinlerken ikiye böl kendini,bir tarafta sevinclerin,eglenceli anlarin guzel gunlerin olsun diger yanda huzunlerin,acilarin,kinlerin ve savaslarin olsun,bir kez daha basa sar ve dinle...Simdi ne duyuyorsun?
allah'ın bile insanlar hakkındaki hükmünü ömürleri sona erdikten sonra verdiğine inanırken... biz kim oluyoruz da insanları birkaç kez görmek, iki-üç yazı okumak, birkaç dedikodu dinlemekle yargılama hakkına sahip olabiliyoruz!
Tüm erdemlerin temel özellikleri, yükselme yolunda sürekli bir çaba, bizzat kendinle cenkleşme, daha büyük ve derin bir saflığa, bilgeliğe, iyilik ve sevgiye yönelik doymak bilmez bir istektir.
Işığını yak. Bir gülümseme yak. Başlangıçta o sana zor gelse bile, yeni bir şey öğrenmek için veya şimdiye kadar anlamadığın bir şey için ilgi yak. Seni çevreleyenleri dinleme kapasitesi yak. Senin çevrende olan şeyleri dikkatli bir şekilde görme kapasiteni yak, beklemediğin harikalar bulacaksın. Gelecek gün için ve hatta bugün için umut yak. Yaptığın şeylere neşe ile bak ve tatmin olmak için onu iyi yap. Diğerlerinin yaptıkları veya yapmadıkları için acı çekme; kendi işine yoğunlaş ve başlangıçta inandığın gibi diğerlerinin o kadar kötü yapmadığını göreceksin. Başarmak için maceraya fırla: Düşünce olarak bile yenilgiye yol açma. Basit olsa bile kaderinin önemini algıla, çünkü o zaman kendi hayatını değiştirebilirsin ve hatta yer aldığın tarihi bile. Çünkü o zaman gecede (zor zamanlarda galip gelmeye) yenmeye başlamış olacaksın.
Gerçek anlamda aydınlanmış kişiler, hiçbir zaman başkalarına öykünmez. Bunun yerine onlar kendilerinin önceki halini aşmaya çalışırlar. Başkalarıyla yarışma, kendinle yarış.
Üzüntü, özlem, yaşama olan bu bağlılığımla nasıl çıldırmıyorum daha? Çok yalnızım, dilsizlerin yalnızlığına benziyor yalnızlığım, onun için hoş görün bu gevezeliğimi, dinleyecek birini bulunca boşalttım içimi, susamazdım daha.
Odandan çıkman gerekmez, masanda oturmaya devam et ve dinle... Dinleme bile, sadece bekle...Bekleme bile, gerçekten sakin ve yalnız ol. Dünya özgürce sunacaktir kendini sana...Maskesinden sıyrılmak için başka seceneği yok, huşu içinde yuvarlanacaktır ayaklarının dibine.
Yaratıcının Yolu Üstüne Yalnızlığa çekilmek mi istersin kardeşim? Kendine varan yolu aramak mı istersin? Biraz dur da beni dinle. "Arayan, kolay yiter. Her türlü yalnızlık suçtur." Böyle der sürü. Ve sen sürüdendin uzun bir süre. Sürünün sesi daha sende çınlayacak. Ve sen desen: " Artık sizinle ortak.
Dostunuz sizin sevgi ektiğiniz, şükran biçtiğiniz tarladır. Dost size kendi fikrini anlatınca içinizden gelen hayır veya evet'i esirgemeyiniz. Dost susunca, kalbiniz onun kalbini dinlemeye devam etsin.
Kişilere özel müzik yapmıyorum. Ben kendime has bir müzik yapıyorum. Ve önce kendim dinliyorum, kendim onay verdikten sonra bunu sana sunuyorum. Sunduğum insanların içinden, beğenenler ve beğenmeyenler olacaktır. Beğenmeyenler, dinlememekte çok fazlasıyla özgürdür. Çenelerini kapatmak durumundalar. Çünkü dinleyenlerin de sinirini bozmak zorunda değiller.
Ya öğrenen, ya öğreten, ya dinleyen, ya da seven ol! Bunların dışında bir beşincisi olma; helak olursun. Beşincisi işe, ilme ve ilim ehline buğzetmendir.
İlim bir hazinedir; anahtarı sormaktır. Allah size rahmet etsin, sorun; çünkü sormakla dört kimse mükâfat alır: Soran, cevap veren, dinleyen ve onları seven.
Gördüğün kadar vardım baktığın yerde. Dinleyebildigin kadar konuştum aslında.Anlayabildigin kadar anlattım her şeyi. şimdi susabildigim kadar susuyorum! ''Görmedim''Duymadım''BİLMİYORUM!
En güzel sevgi sözleri için sevgi sözleri sayfamıza davetlisiniz! ~ WWW.LOVE.GEN.TR ~
Yalnız şunu soracağım: Felsefe nedir? En tanınmış filozofların kitaplarında bulduğumuz nedir? Onları dinlerken insan kendini, bir pazar yerinde avaz avaz çağıran bir sürü madrabaz arasında sanır; her biri bana gelin, bana gelen aldanmaz diye bağırır durur. Kimi, cisimlerin mevcut olmadığını, her şeyin tasavvurda yaşadığını iddia eder; kimi maddeden gayrı olmadığını ileri sürer ve Allah dünyanın kendisidir der. Birisi ispata kalkar ki dünyada iyilik kötülük yoktur, hayır ve şer birer kuruntudan ibarettir. Öteki der ki, insanlar birer, canavardır; birbirlerini parçalayıp yemeleri cürüm sayılmaz.
Sadece sessizce dinleyin... Neden oynamak zorunda olduğunuzu, neden yemek yemek zorunda olduğunuzu, neden nehre bakmak zorunda olduğunuzu, neden zalim olduğunuzu sormuyorsunuz, değil mi? Bir şeyi yapmak istemediğinizde başkaldırıyor, neden yapmak zorunda olduğunuzu soruyorsunuz. Ama okumak, oynamak, gülmek, zalim olmak, iyi olmak, nehri, bulutları görmek, tüm bunlar hayatın parçalarıdır; ve okumayı ...bilmezseniz, yürümeyi bilmezseniz, bir yaprağın güzelliğini takdir edemezseniz, yaşamıyorsunuz demektir. Yaşamın bütününü anlamanız gerek, sadece küçük bir parçasını değil. îşte bu yüzden okumak zorundasınız, işte bu yüzden gökyüzüne bakmak zorundasınız, bu yüzden şarkı söylemek, dans etmek, şiirler yazmak, acı çekmek ve anlamak zorundasınız; çünkü tüm bunlar hayattır...
İnsan her gün biraz müzik dinlemeli, biraz şiir okumalı, güzel bir resim görmelidir ki, dünyevi kaygılar Tanrı’nın insan ruhuna aşıladığı güzel duygusunu silip yok etmesin.
Tüm erdemlerin temel özelliği, yükselme yolunda sürekli bir çaba, bizzat kendinle cenkleşme, daha büyük ve derin bir saflığa, bilgeliğe, iyilik ve sevgiye yönelik doymak bilmez bir istek.
Herhalde delalet ve dinde mezhep ayrılığı konusunda bir şeyler eklemem yanlış olmaz. Bir Türk, bir hıristiyana göre dine karşı gelen (delalet eden) ya da mezhep ayrılığında bulunan birisi değildir ve olamaz da. Eğer herhangi bir insan hıristiyanlıktan islama geçerse, delalet etmiş ya da hizipçilik yapmış sayılmaz. Sadece mürtet ya da kafir olarak addedilebilir. Hiç kimse farklı dinlere mensup kimselerin dinlerini değiştirmemeleri halinde onları delaletle ve hizipçilikle suçlayamaz.
Bilmeden hareket edenler vardır; bunu kabullenemem. Çok dinlemek, iyiyi seçmek ve izlemek, çok görmek ve gördüklerini tanımasını bilmek: bu bilgiye çok yaklaşmaktır.
Eskiden dinler, bilimler, sanatlar, bütün bilgelikler ve şiirler, bir merkezden ışığın dağılması gibi doğudan batının karanlık bölgelerine doğru yayılırdı.
Biz ne Bolşevikiz, ne de Komünist: Ne biri, ne diğeri olamayız. Türkler milliyetperver ve dinlerine hürmetkar bir millettir. Bizim hükümet şeklimiz tam bir Demokrat Hükümetidir.
Bir dost meclisinde Mehmed Akif gayet hararetli bir şeyler anlatmaktadır. sonradan görme zenginin biri bu meclise gelir selam verir ancak herkes Akif'i dinlediğinden kimse duymaz selamı ve almazlar dolayısıyla. adam Akif'e sataşmak için. ooo Üstad ne sallıyon yine?" der. Akif istifini bozmadan: senin ne kadar iyi bir insan olduğunu sallıyorum.