Kimi sevsem hiç olmadığı kadar yalnızlaşırdı... Kimi sevsem bütün o yanlış hayatım gizlendiği yerden çıkıp gelirdi... Kimi anlamaya çalışsam hayatımın boşluğu çarpardı yüzüme... Kime elimi uzatsam o unutulmuş ömrümle karşılaşırdım.
Ben bir Charles Bukowski modası olduğunun farkında değilim. Yalnız yaşayan biriyim, kalabalıktan hoşlanmam; bu tür tuzaklara düşmeyecek kadar yaşlı, kuşkucu ve çakalım. Bu iki haftada yaptığım üçüncü söyleşi, ama ben buna modadan ziyade matematiksel bir tuhaflık olarak bakıyorum. Umarım hiçbir zaman moda olmam. Moda olmak lanetlenmek demektir. Bende ya da yaptığım işte bir tuhaflık var demektir. Sanıyorum 46 yaşında, 11 yıl boyunca sessizce çalıştıktan sonra böyle bir şeyden endişe etmeme gerek yok. Tanrılar benimledir umarım. Benimle olduklarını düşünüyorum.
Hastaneler sizi neden sunmaksızın öldürmeye çalıştıkları yerlerdir. Amerikan hastanelerinde ki soğuk ve ölçülü acımasızlığın nedeni doktorların fazla mesai yapmaları ya da ölümü kanıksamış, sıkılmış olmaları değildir. Asıl neden çoğu zaman başları ile kıçlarını ayırdetmeyi beceremeyen, cahillerin hayranlığa boğulup merhemi elinde bulunduran büyücü olarak gördükleri ve çok az iş yapıp çok fazla para kazanan doktorların kendileridir.
Biz televizyon izleyerek, milyonerler, sinema tanrıları, rock yıldızları olacağımıza inanarak büyüdük ama olamayacağız...Hepimiz heba oluyoruz...Bütün bir nesil benzin pompalıyor, garsonluk yapıyor ya da beyaz yakalı köle olmuş...Reklamlar yüzünden araba ve kıyafet peşindeyiz...Nefret ettiğimiz işlerde çalışıyor, gereksiz şeyler alıyoruz... Bizler tarihin ortanca çocuklarıyız...Bir amacımız yok; ne büyük savaş ne de büyük bir buhran yaşadık...Bizim savaşımız ruhani savaş... Ve bunalımımız kendi hayatlarımız.
Kadın hareketinin fazlasıyla romantikleştirilmeye çalışıldığını düşünüyorum. İyi ya da kötü, hareketin temsil ettiği bütün kadınlık konumları feminizmin zaferi olarak yorumlandı. Özeleştiri konusunda pek de başarılı sayılmayız.
Seni diğerlerinden farksız yapmaya tüm gücüyle gece gündüz çalışan bir dünyada, kendin olarak kalabilmek, dünyanın en zor savaşını vermek demektir.Bu savaş başladı mı, artık hiç bitmez.
İnsanoğlunun yaşamı iyi ve kötü arasındaki ebedi mücadeleden oluşmuştur. İyilik potansiyeli ne kadar artarsa kötülük kuvvetleri de o kadar güçlenir. Kötü denilen mevhum aslında bir yanılsamadır. İnsanoğlu kötüyü gördükçe ve ona inandıkça kötüyü gerçek kılar. İnsanoğlu karşısındaki kişide kötü bir şey görürse onun bilinci de bu gerçeği onun dünyası için yaratır. Bu yüzden herkes bir diğerinde olan sadece iyi yönleri görebilmeli, kötüleri göremeyecek hale gelmelidir. Bu tabii ki görmezden gelmeli anlamına alınmamalıdır. İyiliğin gerçeği ile kendi kendine teyit edebildiği kötülük arasındaki farkı görmeye çalışmalıdır.
Kapalı sandığın içinde günışığına çıkmayı bekleyen, kıymeti bilinmemiş bir define değilim ben. Hakkımda soracağın her sorunun cevabı üç aşağı beş yukarı sende saklı zaten. Beni keşfetmeye çalışmanı da, keşfettiğini sanmanı da istemem. Tanımak zorunda değiliz birbirimizi, daha bir arpa boyu tanıyamamışken kendimizi.
Sitemizin aşk sözleri bölümü için söz göndermek ister misiniz? ~ WWW.LOVE.GEN.TR ~
Bu dünyada herkes bir şey olmaya çalışırken, sen HİÇ ol.Menzilin yokluk olsun. İnsanın çömlekten farkı olmamalı.Nasıl ki çömleği tutan dışındaki biçim değil, içindeki boşluk ise, insanı ayakta tutan benlik zannı değil, hiçlik bilincidir.
Kadının gelişimi, bağımsızlığı özgürlüğü kendisinden gelmelidir. İlk olarak kendisini bir obje değil, bir kişilik olarak ortaya koymalıdır. İkincisi, hayatını basit, fakat zengin ve derin kılarak; kendi bedeni üzerinde başkalarının iddia ettiği tüm haklara karşı koymalı, istemediği sürece çocuk yapmamalı, tanrının, devletin, kocasının, ailesinin bir kulu olmaya karşı çıkmalıdır.
Bu da hayatın tüm karmaşıklığını ve özünü anlamaya çalışarak, yani kendini toplumun fikirlerinden ve yargılarından özgürleştirerek olur.
Gerçek anlamda aydınlanmış kişiler, hiçbir zaman başkalarına öykünmez. Bunun yerine onlar kendilerinin önceki halini aşmaya çalışırlar. Başkalarıyla yarışma, kendinle yarış.
Buluşlar gerçekleştirenler, dahiler alanlarıyla ilgili çalışmalarının ilk yıllarında çoğu kez son yıllarında da toplum tarafından hep birer salak olarak görülmüşlerdir.
Ey Allahım! Baba ve anamı ve boynumda hakkı olan herkesi en iyi mukafatınla benden taraf mükafatlandır. Ey Allah'ım benim durumumu yaratılış gayem uğrunda uğraşmak için musait kıl, senin üstlendiğin (rızık) için çalışmakla meşgul eyleme, ben senden mağfiret diliyorum, öyleyse beni azaba uğratma; ben sana yalvarıyorum, beni mahrum bırakma.
Hiçbir film eleştirmenin yazdıkları filmden fazlasını söylemez, ancak eleştirmenler ellerinden geleni yaparak bizim aksini düşünmemizi sağlamaya çalışıyorlar.
Her halde konuştuğum en son insan olduğun için en iyi röpörtajı elde edeceksin tatlım. Dünyayı değiştirmeye çalışmıyorum. Benim için mutluluk en önemli şey ve eğer mutluysam bunu işlerimde görebilirsin. Sonuç olarak en sonunda tüm yanlışlar ve bahaneler benim üstüme oluyor. Dürüst olmayı seviyorum ve ilgilendiğim kadarıyla yıllara sığdırabileceğim kadar eğlence ve güzel zaman sığdırmaya çalışıyorum. İşte gördün mü, artık bunu kaydettin. Kullan bunu. Bir röpörtajda çok tutkulu olmaya en fazla bu kadar yaklaşabildim. Ne kadar kaldı? Hadi ama, ben sıkılıyorum.
Bugün vatandaşlar arasında kardeşliği, birliği geliştirmekle yükümlü olan devletin, onları devletten lütuf bekleyen, bir şeyleri koparmaya çalışan bireyler haline getirdiği kuşkusuzdur. Bugün tarım, sanayi, ticaret gibi kesimler devletten bir şeyler koparmak için çılgın bir yarış içindedirler. Herkesin gayreti yasa koyucudan kardeşlik adına bir imtiyaz koparmak şeklinde özetlenebilir.
Siz hepiniz, delicesine çalışmayı ve hızlı, yeni, yabancı olanı sevenler -kendinize katlanamıyorsunuz! Sizin çalışkanlığınız bir kaçıştır ve kendi kendini unutma istemidir.
Derin olduğunu bilen kimse kolay anlaşılır olmaya calışır, kalabalıkta derin görünmekten hoşlanan kimse ise anlasılmaz olmaya calışır. Kalabalık dibini göremediği herseyi derin sanır cünkü.!
Oysa günün birinde yalnızlık yoracak seni, Günün birinde gururun iki büklüm olacak ve cesaretin kırılacak. Yalnızım'' diye haykıracaksın günün birinde. Kendi ululuğun bile bir hayalet gibi korkutacak seni. Her şey sahte ! diye bağıracaksın günün birinde... Yalnız kişiyi öldürmeye çalışan duygular vardır; Öldürmeyi başaramazlarsa eğer, Onların ölmesi gerekir. Peki, gücün yetiyor mu buna? Katil olmaya?
İradenin tatmini değildir zevkin sebebi..Tersine irade ileriye gitmek ister ve kendine engel olan her şeyin üstesinden gelmeye çalışır.Zevk hissi düpedüz iradenin tatminsizliğinden ortaya çıkar.Onun rakipsiz ve dirençsiz olarak yeterli doyuma ulaşamamasıdır.
İradenin temini değildir zevkin sebebi.Tersine irade ileriye gitmek ister ve o engel olan her şeyin üstesinden gelmeye çalışır.Zevk hissi , düpedüz iradenin taminsizliğinden kaynaklanır. Onun rakipsiz ve dirençsiz olarak yeterli doyuma ulaşamamasıdır.
Ümit, en sonra terk olunan şeydir.Ümitlerimiz kırık değildir. Uğrunda çalışanlar, ızdırap çekenler, ölenler bulundukça Türkçülük mutlaka zafer olacaktır.
Milli ahlak; bizim için cephelerde kan döken, tarlalarda alınteri akıtan ve nihayet bütçemizi doldurmak için kesesini boşaltan halkımızın, malına ve canına göz dikmemektir. Onun için çalışmayı, kendimiz için çalışmaktan üstün tutmaktır.
Bize yalnız dans etmesini, iyi giyinmesini, kur yapmasını ve aşık olmasını bilen gencin lüzumu yoktur. Bize bugün mesleğinde usanmadan çalışacak, yarın hudutta göz kırpmadan ölebilecek genç lazımdır.
Hiçbir şeye dönüp bakma. Özellikle de kendine. Bozuk bir fotoğraftan başka bir şey göremezsin. Üzerine tek bir saniye binsin, sesler bile değişir. İnsan, doğru hatırlayabilen bir mahluk değil. Bu yüzden hatırlamaya çalışma.
Saatlerin fısıltısı müziğe dönüşür; bir ney gibi olursunuz kalpten çalıştığınız zaman. Ve nedir aşk ile çalışmak? Yar giyecekmiş gibi dokumaktır bir kumaşı, nakış işler gibi kalpten.
İnsan zorunluluğa neden maruz kaldığım bilemediği takdirde, özgür olamaz ve kendisini zorunluluktan kurtarmaya çalışması da onu hiç bir zaman özgür kılmaz.
Padokta çalışan adam için, ki işi bok süpürmektir, atların var olmadığı bir dünya olasılığından daha dehşet verici bir şey yoktur.Ona sıcak bok parçaları süpürerek yaşamanın insanca olmadığını söylemek budalalıktan başka bir şey değildir.Geçimini onunla sağlıyorsa, mutluluğu ona bağlıysa, boku bile sevmeyi öğrenir insan.
Ders çalışmayı yarına bırakan öğrenci; yolunda bir ırmağa rastlayıp da akıp geçmesini bekleyen insana benzer, ırmak hiç durmadan akıp gider, o hala bekler.
Bilgin, kadrini bilen kişidir; bilgisiz, yaptığını bilmeyen kişidir. Akıllı, ameline dayanır, câhil, emeline dayanır. Bilgin, kalbiyle, gönlüyle bakar görür; câhil, gözüyle bakar görür.İnanan kişinin günde üç işi vardır: Bir zaman Rabbiyle münâcât eder, ona kullukta bulunur; bir zaman geçimi için çalışır; bir zamanı da vardır, helâl ve güzel lezzetlerle zevklenir. Akıllı kişi, ancak üç şey için yolculuk eder: Geçimini sağlamak, âhiretini elde etmek, yahut da haram olmayan zevk ve lezzet elde etmek için.
Her şeye başkaldırıyorum. Başka insanların kendilerini üzerimde yetke saymalarına, başkaları tarafından eğitilmeye, başkalarının bildiklerini bana kabul ettirmeye çalışmalarına başkaldırıyorum. Kendim bulmadıkça hiçbir şeyi doğru kabul etmiyorum. Başkalarının benden farklı düşünmesine karşı değilim, ama onların bana düşüncelerini, yaşamla ilgili görüşlerini zorla kabul ettirmeye çalışmalarına katlanamıyorum. Daha küçük bir çocukken de başkaldırıyordum. Dinliyor, izliyor, ama bir yandan da sözlerin yanılsamasının ardındaki hakikati arıyordum.
Paranı yitirdin, hiçbir şey yitirmedin. Çalışır kazanırsın. Onurunu yitirdin, çok şey yitirdin. Ama onu da çalışıp kazanabilirsin. Fakat umudunu yitirirsen, hayattaki herşeyini yitirirsin.
Sil baştan yaşama şansım olsaydı eğer, oturup saymazdım eski yanlışlarımı. Kusursuz olmaya çalışmaz, rahat bırakırdım yüreğimi ve elbette çok daha coşku dolu olurdu sevdalarım içine az buçuk da ciddiyet katılmış.
İnsanca olana gelince, onlar kendilerini kurmaya çalışırken başkalarını da kurmuşlardır. Kendileri de başarmak isterken başkalarının başarılı olmasına yardım etmişlerdir. Yakından ders çıkartabilirler. Bunlara insancıllığın yöntemleri denebilir.
Gecenin sessizliği içinde düşüncenizde, gündüz gördüğünüz nesnelerin konturlarını çizersiniz. Zeka ile elin birlikte çalışmadığı yerde ne sanat, ne de sanatçı vardır.
Başkalarının sana yaptıkları fenalıkları unut Amma senin onlara yaptığın fenalıkları asla unutma Onu tekrar iyilik yapmakla bertaraf etmeye çalış 1 Ey oğulcağızım,ciğerparem!Allah'ı tanı,ona hiçbir şeyi ortak koşma.