Ey Allah'ın kulları! İbretlerden öğüt alın ve geçmişlerin geriye bıraktıkları eserleri ibret kaynağı edinin. Bunca nimetlerin şükrü için günahlardan uzak durun ve nasihatlardan yararlanın. Allah'ın yardımcı ve sığınak, Kur'an'ın da delil ve davacı, cennetin sevap, cehennemin de ceza ve işkence olması insana öğüt olarak yeter.
Bir adam gelip İmam(as)'dan yardım istediğinde İmam şöyle buyurdu: Ağır bir borcu, gücü aşan yüklü bir tazminatı ödemek ve aşağılayıcı fakirlik dışında ağız açmak doğru değildir. O adam: Bunlardan biri için gelmiştim" dediğinde, İmam(as) kendisine yüz dinar verilmesini emretti.
Hangi arkadaş daha üstündür? Diye Resulullah(sav)'a sorulunca şöyle buyurdu: Allah'ı hatırladığında sana yardım eden, Allah'ı unuttuğunda ise sana hatırlatan kimsedir. Halkın en kötüsü kimlerdir? Diye sorduklarında Resulullah(sav) Fesada bulaşan âlimlerdir. buyurdu.
Ž1-Ev işlerinde sana yardım edecek olan, bir kadın bulman önemlidir. 2-Esprili ve seni güldürmesini bilen bir kadın bulman önemlidir. 3-Kendisine güvenebileceğin bir kadın bulman önemlidir. 4-Seninle aşkı yaşayacak olan bir kadın bulman önemlidir. 5-"Bu dört kadının birbirlerini tanımamaları çok daha önemlidir.
İnsanca olana gelince, onlar kendilerini kurmaya çalışırken başkalarını da kurmuşlardır. Kendileri de başarmak isterken başkalarının başarılı olmasına yardım etmişlerdir. Yakından ders çıkartabilirler. Bunlara insancıllığın yöntemleri denebilir.
Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol. Şefkat ve merhamette güneş gibi ol. Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol. Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol. Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol. Hoşgörülülükte deniz gibi ol. Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.
Bir insanın özgürlüğünün bir başka insanın özgürlüğüyle sınırlandığı doğru değildir. İnsan, tümüyle hemcinslerinin serbest rızasıyla akseden ve tanınan kendi özgürlüğünce gerçekten özgürdür, onların özgürlüğünde doğrulama ve genişleme bulur. İnsan yalnızca eşitçe özgür insanlar arasında gerçekten özgürdür; bir tek insanın bile köleliği tüm insanlığı çiğner ve herkesin özgürlüğünü etkisiz hale getirir. Herkesin özgürlüğü bu nedenle yalnızca herkesin eşitliği halinde gerçekleşebilir. Özgürlüğün eşitlikle gerçekleşmesi, hem ilkece hem de gerçekte, adalettir. Eğer insan ahlağının bir temel ilkesi varsa, o da özgürlüktür. Hemcinslerinin özgürlüğüne saygı duymak görevdir, onları sevmek, onlara yardım etmek, hizmet etmek ise erdemdir.
Louisville'de insanlar hala pis zenci diye çağırılıp köpek muamelesi görüyorken ve en basit haklarından bile mahrumken benden üzerime bir üniforma geçirip 10000 mil ötedeki bir ülkede bomba atıp kurşun sıkmamı nasıl beklerler? Hayır 10000 mil öteye gidip beyaz köle efendilerinin beyaz olmayan başka bir millet üzerine baskı kurmalarına, onları öldürmelerine, evlerini yakmalarına yardımcı olmayacağım. Gün böyle kötü işlerin sona ermesinin günüdür. Böyle bir tavır içinde bulunmanın bana milyonlarca dolara mal olacağını söylediler. Ama daha önce de söyledim ve yine söylüyorum. Benim halkımın gerçek düşmanı burada, Amerika'da. Kendi özgürlüğü, kendi adaleti ve eşitlik için savaşan o insanları köleleştirmede kullanılan bir maşa olmayacağım. Dinimi, halkımı ve kendimi küçük düşüremem. Eğer bu savaşın benim 22 milyonluk halkıma özgürlük ve eşitlik getireceğini düşünseydim kendim gidip orduya katılırdım. Kendi inandığım değerler için direniyorum. Kaybedecek hiçbir şeyim yok. Beni hapse atacaklarmış, ne olmuş sanki? Zaten 400 yıldır hapisteyiz.
Vasıflarını O'nun sıfatlarından yardım gelecek şekilde tahakkuk ettir. Zilletini O'nun izzetini celbedecek şekilde, acziyetini O'nun kudretinden imdat gelecek şekilde ve zaafını O'nun havl ve kuvvetinden yardım görecek sûrette düzelt ve tahakkuk ettir.
Utanacak, gizlenecek bir şey yok. İnsanlarda benim önümde soyunuyor, bana yaralarını, idrarlarını, dışkılarını gösteriyorlar... İnsan kendisine yardım edilmesini istiyorsa, lafı dönüp dolaştırmamalı ve hiçbir şey gizlememeli.
Yapamazsın onu, oraya girmeyin hiç! Bak birşey söyleyim; Çanakkale'ye giden 250 bin kişinin de anası-babası vardı! ( Apo'nun idama mahkum edildiği dönemde kendisinden yardım isteyen Şehit Aileleri Derneği üyelerinden birinin "Biz Devletimize güvenmeseydik, çocuklarımızı askere göndermezdik" sözüne cevaben )
Acıdan kaçarsanız coşku şansını da yitirirsiniz. Zevk alabilirsiniz, hatta zevkin türlü çeşidini alabilirsiniz, ama doyamazsınız. Eve dönmenin ne olduğunu bilemezsiniz. Doyum, zamanın bir işlevidir. Zevk arayışı döngüseldir, yinelenir, zamandışıdır. İzleyicinin, heyecan arayanın, rastgele cinsel ilişkide bulunanın çeşitlilik arayışı hep aynı yerde son bulur. Bir sonu vardır. Sona erer ve yeniden başlamak zorunda kalır. Bir yolculuk ve dönüş değildir, kapalı bir çevrimdir, kilitli bir odadır, bir hapishanedir. Kilitli odanın dışında zamanın manzarası vardır; şansın ve cesaretin yardımıyla ruh, bu manzara içinde sadakatin kırılgan, geçici, umulmayan yollarını ve kentlerini kurabilir: insanların mekan tutabileceği bir manzaradır bu. Bir eylem ancak geçmişin ve geleceğin manzarasında gerçekleştirildiği zaman insan eylemi olur. Geçmiş ve geleceğin sürekliliğini öneren, zamanı bir bütün haline getiren bağlılık, insan gücünün köküdür, onsuz yapılacak hiçbir şey iyi olamaz. Zamana karşı çalışmaktansa zamanla birlikte çalışmanın iyi yanı, zamanın boşa harcanmamasıdır.
Buradayım, çünkü bende vaadi, iki yüz yıl önce bu kentte ettiğimiz vaadi - yerine getirilen vaadi görüyorsunuz. Vaadi yerine getirdik biz, Anarres'te. Özgürlüğümüz dışında hiçbir şeyimiz yok. Size kendi özgürlüğünüzden başka verecek bir şeyimiz yok. Bireyler arasında karşılıklı yardımlaşma dışında hiçbir yasamız yok. Hükümetimiz yok, yalnızca özgür birlik ilkemiz var. Devletlerimiz, uluslarımız, başkanlarımız, başbakanlarımız, şeflerimiz, generallerimiz, patronlarımız, bankerlerimiz, mülk sahiplerimiz, ücretlerimiz, sadakalarımız, polislerimiz, askerlerimiz, savaşlarımız yok. Başka da pek fazla şeyimiz var sayılmaz. Biz paylaşırız, sahip olmayız. Varlıklı değiliz. Hiçbirimiz zengin değiliz. Hiçbirimiz iktidar sahibi değiliz. Eğer istediğiniz Anarres'se, aradığınız gelecek oysa, o zaman ona eli boş gelmeniz gerektiğini söylüyorum. Ona yalnız ve çıplak gelmeniz gerekiyor, tıpkı bir çocuğun dünyaya, geleceğine, hiçbir geçmişi olmadan, hiçbir malı mülkü olmadan, yaşamak için tümüyle başka insanlara dayanarak gelmesi gibi. Vermediğiniz şeyi alamazsınız. Devrim'i yapamazsınız. Devrim olabilirsiniz ancak. Devrim ya ruhunuzdadır ya da hiçbir yerde değildir.
Seni orda bıraksaydım şu anda Creedy nin sorgu hücresinde olurdun, tutuklarlar, işkence ederler ve beni bulmak uğruna belki de öldürürlerdi. Yardımından sonra seni bırakamazdım, bende seni güvenli olabileceğini düşündüğüm tek yere getirdim, evet, evime.