En zor okul hayat okuludur. Hangi sınıfta olduğunu, bir sonraki sınavın ne zaman olduğunu asla bilemezsin. Kopya çekemezsin çünkü kimsenin sınav kağıdı seninkiyle aynı değildir.
Sevemedim pazar günlerini. Ya okulu düşündüm. Ya da babamın şehir dışı kamyon şoförlüğünü. Hiçbir şey sevdiremedi pazarları bana. Bilsem bir pazar günü geleceksin. Islatacaksın dudaklarımı. Sevmez miydim canım pazarları. Tam özür dileyecektim bütün pazarlardan. Gittin. Eski pazarları bile özlettin.
Çocuklarımızın ayaklarına bile gösterdiğimiz özen ve bakımı kafalarına göstermiyoruz. Ayaklarına uygun olsun diye, pabuçlarını ısmarlama yaptırıyoruz. Acaba, kafalarına uygun okulları ne zaman yaptıracağız.
Ben çocukken annem bana hep hayatın anahtarının mutluluk olduğunu anlatırdı. Okula gitmeye başladığım zaman, sınavda bana 'Büyüyünce ne olmak istiyorsun?' diye sordular. Ben de onlara 'Mutlu olmak istiyorum' diye cevap verdim. Onlar bana, soruyu anlamadığımı söylediler. Ben de onlara, asıl onların hayatı anlamadıklarını söyledim.
Sadece sevin, bu gerçekten herşeyin başı. Sadece mutlu olup istendiğini anlayacaktır. Yatılı okula ya da başka bir yere göndermeyeceğim onu. O her zaman bizimle olacak. Julian'ın çocukluğundan bahsederken.
Eğer beni bu iddia ile yargılayanlar o dönem gelip kitaplığımı inceleseler idi, kitaplarımın çoğunun Turancılık üzerine olduğunu görürlerdi. (Harp okulu olayında asker içinde komünizmi yaymak iddiası ile yargılanıp ve mahkum olmasının ardından ettiği söz.)
Ben savaş çıktığında ata binmeyeceğim. Ben ata bindiğimde savaş çıkacak. Henüz okuldayken bir arkadaşının savaş çıktığında nasıl ata bineceğini sorarak kısa boyuyla alay etmesi üzerine.
Bence okullarda uyuşturucu dersi olmalı,ırkçılık hakkında ders olmalı,polis vahşeti hakkında ders olmalı,neden insanların aç kaldığı hakkında dersler olmalı ama yok onun yerine beden eğitimi var,hadi voleybol oynamayı öğrenelim.