Bizler doruğu hiçbir zaman göremeyecek olan köleler değiliz; çünkü hiçbir doruk yoktur.Yaşam yüzyıl sonra daha az kusurlu olacaktır. Mükemmeleşebilme anlamsızdır. Çünkü sonsuz sürece nerede girersek girelim bir çeşit nostajiyle geleceği bekleriz ve daha iyi bir çağı hayal ederiz.
Sil baştan yaşama şansım olsaydı eğer, oturup saymazdım eski yanlışlarımı. Kusursuz olmaya çalışmaz, rahat bırakırdım yüreğimi ve elbette çok daha coşku dolu olurdu sevdalarım içine az buçuk da ciddiyet katılmış.
Şairlerini gerçekten seven, onlara gerçekten saygı duyan bir toplumun, hele bu toplumu idare eden, bu toplumda etkisi bulunduğu bilinen güçlerin ödevi, şairlerinin kusurlarına bakmamaktır.
Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol. Şefkat ve merhamette güneş gibi ol. Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol. Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol. Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol. Hoşgörülülükte deniz gibi ol. Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.
Hayatımızdaki en önemli şeylerin bir anda yok olup gittiğini görmenin acısından kaçımız kurtulacağız? Yalnızca bizim için çok önemli olan insanlardan değil, düşüncelerimiz ve düşlerimizden de söz ediyorum. Bir gün, bir hafta, birkaç yıl daha dayanabiliriz, ama eninde sonunda yitirmeye yazgılıyız. Bedenimiz sağ kalır, ama ruhumuz er geç ölümcül darbeyi yer...
En kusursuz cinayet budur. Yaşama sevincimizi kimlerin öldürdüğünü, bunu hangi güdüyle yaptıklarını, suçluların nerede bulunacağını bilemeyiz.
Gerçek aşk sevgilinin bütün kusurlarını görür ve sever... Aşk inanmanın şiiridir. Aşk şüphe etmez. Aşk kıskanmaz. Aşk iğrenmez. Aşk çirkin bulmaz. Aşk küçümsemez. Aşk bencilliğin, kendini sevgiliden daha üstün görmenin, buhranın ve kötümserliğin tam zıddıdır. Aşk istemez, yalnız verir. Aşk bir mücadele değil âhenktir... Aşk bunun için ilâhidir... Gerçek aşkın bir tek değişmez vasfı vardır: Tükenmezlik... Aşk engellere ve hücuma uğradıkça kuvvetlenen ihtirastır. Rakipsizdir, yenilmez... Aşk kendi saadetini bir başkasınınkine feda etmektir... Mârifet bize yâr olmayan sevgiliyi kalbimizin içinde öldürmek! İşte en haklı, en mâsum, en kudretli ve en muhteşem cinayet.
Dışarıdan bir şeyler kazanabilmek için,içeriden bir şeyler yitirmek.Yani şan, şö...hret, mevki,makam şatafat, ün, şan kazanmak için;Huzurunu, boş zamanını ve bağımsızlığını,bütünüyle ya da önemli ölçüde feda etmek;Büyük bir budalalıktır. Mutluluk çok zordur ve içimizdedir.Başka yerde bulunması imkânsızdır.Sağlıklı bir dilenci, hasta bir kraldan daha mutludur.Eksiksiz bir sağlıktan ve kusursuz bir bedenden daha iyi ne olabilir?Sakin ve neşeli bir huy.Duru, canlı, nüfuz edici ve doğru kavrayan bir zekâ.Ilımlı, yumuşak bir arzu ve bunlara uygun olarak iyi bir vicdan. Bunların hepsi; yerini hiçbir rütbenin,ya da zenginliğin dolduramayacağı üstünlüklerdir...
Evrim geçirmiş organlar, genelde zeki ve güçlüdürler, aynı zamanda açıklayıcı kusurları vardır; bu, eğer evrimsel bir geçmişleri varsa tam da beklememiz gerekendir ancak eğer tasarlanmışlarsa tam anlamıyla beklenmedik bir durumdur.
Hepimizin kendimize özgü kusurları vardır. Hepimiz aslında çatlak kovalarız. Büyük planda hiçbir şey ziyan edilmez. Kusurlarınızdan korkmayın. Onları sahiplenin. Kusurlarınızda gerçek gücünüzü bulduğunuzu bilirseniz eğer, siz de güzelliklere sebep olabilirsiniz.
Ey akıl sahibi! Gül dikenle beraber bulunur. Senin dikenle ne işin var, gülü demet yap... Eğer tabiatında yalnız kusurları görmek varsa Tavus kuşunda çirkin ayaktan başka bir şey göremezsin.