Mü'min kişi gününü üç zamana ayırır: Bir bölümünde Rabbiyle münacat eder. O'na ibadet eder; bir bölümünde kendi nefsini muhasebe eder; bir bölümünde de helal ve güzel lezzetlerle meşgul olur.
Namaz, her temiz kişinin Allah'a yaklaşmasıdır. Hac, her zayıfın savaşıdır. Herşeyin zekâtı vardır; bedenin zekâtı da oruçtur. Kadının savaşıysa kocasıyla iyi geçinmesidir.
Bilgin, kadrini bilen kişidir; bilgisiz, yaptığını bilmeyen kişidir. Akıllı, ameline dayanır, câhil, emeline dayanır. Bilgin, kalbiyle, gönlüyle bakar görür; câhil, gözüyle bakar görür.İnanan kişinin günde üç işi vardır: Bir zaman Rabbiyle münâcât eder, ona kullukta bulunur; bir zaman geçimi için çalışır; bir zamanı da vardır, helâl ve güzel lezzetlerle zevklenir. Akıllı kişi, ancak üç şey için yolculuk eder: Geçimini sağlamak, âhiretini elde etmek, yahut da haram olmayan zevk ve lezzet elde etmek için.
Ümmetinin cemaatinin kimler olduğu hakkında Resulullah(sav)'a soru soran bir kişiye şöyle buyurdu: :Ümmetimin cemaati, az olsalar da hak ehli olanlardır.
Akıllı kişi nefsine hâkim olup ölümden sonrası için iş yapandır. Açız akılsız kişi ise nefsini arzularına tabi kılıp sonrada Allah'a karşı Temennide bulunandır.
Hiç şüphe yok ki doğruluk iyiliğe götürür. İyilik de cennete götürür. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında sıddîk (doğru sözlü) diye yazılır. Yalancılık kötüye götürür. Kötülük de cehenneme götürür. Kişi yalan söyleye söyleye Allah katında kezzâb (çok yalancı) diye yazılır.
Hiçbir Müslüman yoktur ki, Allah'a dua etsin de, Allah duasına şu 3 halden biri ile cevap vermesin: Kişi dua ettiğinde, Allah, onun karşılığını dünyada acilen (peşin) verir. Duanın karşılığını ahirete erteler. Yaptığı dua kadar, o kuldan bir dert ve sıkıntıyı giderir. Bu sözü işitince sahabeler sevinç içinde: Öyleyse, bizler çok dua ederiz, dediler. Allah Resulü de şu açıklamayı yaptı: Allah'ın kabul etmesi, sizin duanızdan daha çoktur.
Aşk, kelimesinin bir anlamıda sarmaşık demek. Nasıl ki bir sarmaşık bir ağacı çepeçevre sarıp, onun dış dünya ile ilişkisini keser ve sardığı ağacı bir süre sonra kurutursa, aşk da sardığı tuttuğu kişiyi çevresinden koparır ve bir süre sonra o ağaç gibi kurutur...
Her gözyaşının ayrı bir anlamı vardı. Her damlanın hangi zamanda, hangi mekânda, hangi kişiyle paylaşıldığı önemliydi. Gözyaşları ne kadar çok şeye tercümanlık yapıyordu! Damladığı, süzüldüğü, aktığı veya kana dönüştüğü zaman, hep ayrı manaları vardı. Gözyaşları gizli duyguları açığa vuran mektuplar gibiydi.
Her varoluşan nedensiz doğar ve rastlantı sonucu ölür. Kendimi geriye doğru bırakıp gözlerimi kapadım. Ama görüntüler hemen, etekleri tutuşup sıçradılar ve kapalı gözlerimi varoluşlarla doldurmaya geldiler. Varoluş kişinin terk edemeyeceği bir doluştur.
Resmi payeleri hep reddettim. Legion d'Honneur'ü de kabul etmemiştim. Fransız akademisine de girmedim. Yazar kendisinin bir kuruma dönüştürülmesini reddetmelidir. Bu onur verici bir paye dahi olsa bunlar kişisel nedenlerim. Ayrıca şu da var: Ben iki kültürün barış içinde bir arada yaşayabilmesi için uğraşıyorum. Elbette çelişki ve çatışma var ve olmalı. Burjuva bir ailede yetiştiğim halde sosyalist oldum. Sempatim ondan yanadır. Bir de bu yüzden , bu ödülü verenlerin konumundan dolayı , kabul edemem.
İnsan duygusal belleğinde kayda geçmiş “anı”ları tekrar tekrar hatırlayarak acı çeker. Bu yüzden de geçmişte yaşar. Geçmiş ve Gelecekte yaşayan kişi de an’a dikkatini veremez. An’da kendisini, “şimdi ve burada” yaşayamaz. Farkındalık ışığını an’a yöneltemeyen kişi, bir an sonra geçmiş olacak anların karanlığında kalmaya kendisini mahkûm eder. İşte bu karanlık, Cehaleti, bencilliği, bağımlılığı doğurur. An’da tüm farkındalığımızla dolu dolu yaşadığımızda hiçbir eksiklik kalmayacağı için bir an sonra “geçmiş” olacak bu an, eksikliği tamamlamak için bizi kendisine geçmişe doğru çekmez. Ve biz yeni bir An’ı deneyimlemek üzere tümüyle Özgür oluruz.
Hakikat uzakta değil, yakında; hakikat her yaprağın altında, her gülüşte, her göz yaşında, kişinin sözcüklerinde, duygularında, düşüncelerinde. Ama öylesine gizlenmiş ki, onu görmek için örtüsünü kaldırmak zorundayız. Örtüyü kaldırmak sahte olanı keşfetmektir; sahte olanı tanıdığınız an o ortadan kalkar, hakikat açığa çıkar.
Bize teşekkür borcu olan biriyle karşılaştığımızda hemen bunu düşünürüz. Teşekkür borçlu olduğumuz ve bunu hiç aklımıza getirmediğimiz kişilerle ise ne kadar sık karşılaşırız.
Dünyanın her yerinden herkesin yenileceği bir yer vardır. Kimilerini yenilgi yıkar , kimileriyse zaferle küçülür, bayağılaşırlar. Büyüklük, hem yenilgiyi, hem de zaferi kabullenebilen kişilerde yaşar.
Dünyadaki bütün insanlar, biri dışında aynı fikirde ve o tek kişi karşı fikirde olsa, o tek kişinin iktidarı ele geçirip tüm insanları susturma hakkı ne kadar yoksa, tüm insanların o tek kişiyi susturma hakkı da aynı derecede yoktur.
Toplumun bütün isteklerini karşılayabilecek tek hükümet biçimi, bütün halkın yönetime katıldığı hükümettir; en küçük kamu görevine olsun katılım yararlıdır; her alandaki katılma, toplumun genel gelişme düzeyinin elverdiği ölçüde geniş olmalıdır. Bir tek küçük kentten daha büyük bir toplumda, kamu işlerine herkes kişi olarak katılamayacağı için, bundan mükemmel bir hükümetin ideal türünün temsili hükümet olacağı sonucu çıkmaktadır.
Karşılığında sevgi uyandırmadan seviyorsanız, yani sevgi olarak sevginiz karşılıklı sevgi yaratmıyorsa; seven bir kişi olarak dışavurumunuzla kendinizi sevilen bir kişi yapamıyorsanız, sevginiz güçsüzdür, bu bir talihsizliktir.
Bilen kişiyle dost ol, çünkü seni aydınlatır. Bilgisiz kişiyle dost ol, çünkü sen onu aydınlatırsın. Bilmediğini bilmeyenlerden hemen uzaklaş, çünkü onlar aptaldır, seni de aptallaştırır.
Bir ülkede adaletin varlığı kişinin kendini özgürce ifade etmesinden anlaşılır. Bir ülkede adaletsizliğin varlığı ise kişilerin başına buyruk davranışından anlaşılır. İyi insanlar sorunları önlemek için çaba sarf ederler.
Müziğimin çoğu hayat tecrübelerim ve duygularım kadar özel. Ama şu şarkı sözlerinin çoğu bu derece kişisel değil. Daha çok TV'den, kitaplardan veya arkadaşlardan öğrenilmiş hikâyeler. Ancak verilen duygu ve his kesinlikle bana ait.
En güzel sevgi sözleri için sevgi sözleri sayfamıza davetlisiniz! ~ WWW.LOVE.GEN.TR ~
Kişi dünyanın en iyi eriği iken birisinin erikleri sevmediğini anlarsa, o kişinin muz olma seçeneği bulunmaktadır. Ancak, muz olmayı seçerse ikinci dereceden muz olacaktır. Oysa o her zaman en iyi eriktir.
Şu gerçeği unutmayın; tek önemli vakit vardır, içinde bulunduğunuz an. O an en önemli vakittir, çünkü sadece o zaman elimizden bir şey gelebilir. En önemli kişi, kiminle beraberseniz odur. Zira hiç kimse bir başkasıyla bir daha görüşüp görüşmeyeceğini bilemez. Ve en önemli iş iyilik yapmaktır. Çünkü insanın bu dünyaya gönderilme sebebi budur.
İnsanoğlunun değeri bir kesirle ifade edilecek olursa; payı gerçek kişiliğini gösterir, paydası da kendisini ne zannettigini, payda büyüdükçe kesrin değeri küçülür.
Kışkırtmayan kötülük yoktur. Tamah, para vaat eder; lüks türlü türlü haz; tutku erguvan rengi bir urba ve alkış. Zevk ve eğlenceye düşkünlük, sunduğu armağanlarla baştan çıkarır kişiyi.
Birisinin hatasına öfkelendiğinde derhal kendine bak ve kendinin de nasıl hata yaptığını düşün; örneğin iyinin paraya ya da hazza ya da bir parça şöhrete eşdeğer olduğunu düşünmen gibi... Bunun bilincine vardığında, özellikle de seni öfkelendiren kişinin gergin olduğunu ve yapabileceği pek başka bir şey olmadığını ayrımsadığında öfkeni hemen unutursun. Ve eğer bir yolunu bulabilirsen, karşındaki insanın gerginliğini gidermelisin.
Ne yazık ki aşık olacağımız kişi, en çok hoşlandığımız, beğendiğimiz ya da bunu en çok hak eden değil, en çok özlediğimiz, yerine başka birini koyamadığımızmış.
Kişinin ödünsüz bir tavırla, sürekli özgürlüğünü koruma kaygısıyla yaşamasının kaçınılmaz sonucu yalnızlık, bu yalnızlığın vardığı son durak ise kişinin kendine yönelik dikkatinin büyüttüğü bencillik ve tutsaklıktır.