Aşk bile salt fizyolojik bir sorundur. Bizim öz irademizle hiç ilişiği yoktur. Gençler sadık kalmak isterler, kalamazlar; yaşlılar sadakatsizlik etmek isterler, edemezler. Söylenecek söz bundan ibaret.
Uzanıp kanlıcanın orta yerinde bir taşa Gözümün yaşını yüzdürürüm hisara doğru Yapacak hiç bişey yok gitmek istedi gitti Hem anlıyorum hem çok acı tek taraflı bitti Bi lodos lazım şimdi bana bi kürek bi kayık
Kadir Gecesi dileklerimizi, isteklerimizi Allaha arz etmek için de değerli bir fırsattır. Kadir Gecesi, Allahın rahmet ve bağışlanmasının sağanak halinde yeryüzüne indiği, dileyen her müminin armağanlara garkettiği bir gecedir. Hepimize hayırlı
Bazen dualarla ağlarsın gözlerinden yaşlar akar rahatlarsın, Bazende isterim ki gözüme kadar gelen yaşlar içeri aksın birazda kararmış kalbim yıkansın.
Yanağına düşen bir kar tanesi eriyip dudaklarına ulastığı zaman, ve bir damla serinliği biriyle paylaşmak istediğinde, yüzünü rüzgara dön yeter, o benim iste!
Talihiniz gözleriniz kadar berrak, kaderiniz bakışınız kadar güzel, umudunuz yarın kadar yakın, yarınınız aşkınız kadar mutlu, aşkınız Berat Kandili kadar mukaddes, dualariniz istediğiniz gibi makbul olsun.
Sitemizin aşk sözleri bölümü için söz göndermek ister misiniz? ~ WWW.LOVE.GEN.TR ~
Menfaat ipini herkes kendine çeker çünkü ; Aç olmayan kimse yoktur bu dünya da herkes bir şeyler ister, Aç gözlü olmayan ise Aşık olandır, O da sevdiğinden sevgi ister.
herkes 'ilk' olmak ister, İlk aşk, İlk öpücük..Oysa ilk geçicidir.Sahip olduğunuz hangi ilk hala sizin..Ama kimsenin istemediği 'son' farklıdır.Çünkü ondan ötesi yoktur.Heyecandan avuçlarınızın terleyerek tuttuğu 'İlk' elle değil, Güvenerek
Sana dur gitme diyemem, sen gitmeyi kafana takmışsın bi kere. Gitmek senin en büyük kurtarıcın olmuş sanki bir fil kadar uzun hayatı istememiştim zaten.
Takıntı ile aşk arasındaki en bariz fark. Birisi can yakmak ister, diğeri canını yakmak ister. Üzülür fakat mutlu olmasını gönülden ister. Bu acıtır. Ve dile dökülür. Yazıya dökülür. Ama gerçekten üzülmesini istemez. Mutlu, hatta kendinden daha
Sade sevda sevdim seni, tıpkı sade bir kahve gibi, Kavurdun benliğimi, oysa ben bilmek istedim, Sadece beni sevdiğini, öyle bir kıyıdayım ki, Uçsuz bucaksız, artık hiçbir şeyi bilmek istemiyorum, Bekliyorum, Yalnızca üçü beş geçe bu limandan gidiyorum.
Şžimdi yapmam gereken tek bir şey kaldı: hiçbir şey. Kendime ait hiçbir şey istemiyorum. Hatıra istemiyorum. Arkadaş, aşk istemiyorum. Bunların hepsi birer tuzak!
Dünyayı değiştirmek istersen kalbine inan, arkadaşlarına güven, sevgine sarıl. Yeni yıl senin başarılarının anahtarıyla tüm kapıları açacaktır. Mutlu Yıllar olsun!
Hayatı yapamayacağımız şeyleri istemekle geçirdiğimiz söylenir. Oysa enerjimiz tüm hayatıı zorlar. Yeter ki kendimize ve arkadaşlarımızın gücüne inanalım. Yeni yılda inancımızı pekiştirmemiz ve mutlu olmamız dileklerimle.
İnsanlara gösteriş için amel yapıp, sonra da bunu Allahü teâlânın kabul etmesini istemek yakışır mı? Hırsı, şımarıklığı, azgınlığı ve dünyaya düşkünlüğü bırak. Sevincini ve neşeni biraz azalt. Biraz hüzünlü ol. Peygamber efendimiz başkasının kalbini ferahlandırmak için tebessüm buyururlardı.
Ey oğul! Senin düşüncen, yiyecek, içecek, giyecek ve dünya lezzetleri olmasın. Bütün bunlar, nefsin ve insan tabiatının istediği şeylerdir. Kalbin düşüncesi nerede, nefsin ve tabiatın istekleri nerede? Kalbin düşüncesi Allahü teâlâdır. Senin düşüncen, Rabbin ve Onun katında bulunan nimetler olmalıdır. Dünyadan (haram ve şüphelilerden) ne terk edersen, mutlaka bunun karşılığında ahirette ondan daha hayırlısı vardır. Ömründe sadece şu içerisinde bulunduğun günün kaldığını farz et de ahiret için hazırlık yap.
Alman'dan bir randevu istersin ve o sana ˜Tamam, çarsamba günü saat 8.45'te buluşalım' der. Türk'ten randevu istersin, ˜Çarşamba günü öğleden sonra tekrar arar mısın?' diye sorar.
Beklenmedik bir anda terk edilmişsindir bütün sevdiklerince Suçlamak istemesende hiç kimseyi üzünçle yanmakta yüzün Adını bile koyamadığın bir boğunç dolmakta şimdi yüreğine Ve usulca ağmaktadır gözlerinin peteğine ağulu bir hüzün.
İçinde yaşadığımız cehennem, şehirlerimizin cehennemine karşılık geliyor.Şehirlerimiz zihniyetlerimizin ölçüsü, ölüm istenci yaşama coşkusuna öncülük ediyor ve hangisinin bize esin kaynağı olduğunu ayırt edemiyoruz. Tekrarlanıp duran işlere koşturuyor ve doruklara yükselmekle övünüyoruz. Ölçüsüzlüğün elinde esiriz ve düşünüp taşınmadan sürekli binalar inşa ediyoruz. Dünya bir süre sonra yalnızca bir şantiye olacak.
Sonsuzluktan bize ulasan ruhani ışının "ask" oldugunu fark eden, dinin, kendisine dogaüstü gercekler hakkinda eksiksiz bilgiler sunmasini istemekten vazgececektir.
Zamanlarının büyük bir kısmını para kazanmak ve saklamakla geçiren insanlar, sonunda en çok istediklerinin satın alınamayacak şeyler olduğunu anlarlar.
Ne mutludur suçsuz bakirenin dostları! Unutulan dünyadan, dünya unuturken, Lekesiz Zihnin Sonsuz Gün Işığını. Her dua kabul olunmuş ve her istek bırakılmış.
Toplumdan uzak kalmak isteyen biri için, örneğin hep kirli bir yaka ya da pejmurde bir ceketle toplum içinde görünmekten daha uygun ve daha etkili bir çare yoktur. Kendisini başkalarının dikkati, eleştirisi ve rekabetiyle yüzyüze getirecek bir işin başına geçmekten yakayı sıyırmada ya da sevgi ve evlilikten kaçma işinde, başkalarının karşısına bu şekilde çıkmaktan daha iyi ve mükemmel ne yardım edebilir kendisine?
Hayatta kadınların nasıl ikinci derecede rol oynamakla yükümlü kılındığını gören bir kızın cesaretini yitirip, kendisini bekleyen işlere pek istenildiği gibi el atamayacağı, yaşamın karşısına çıkaracağı ödevlerden korkup soluğu kaçmakta alacağı doğal, bunun da kendisini işe yaramaz bir duruma sokacağı kuşkusuzdur.
Bazı çocuklar aşırı derecede huysuzluğu kaçarak dikkati üzerlerine çekmek isterken, daha çok yada daha az kurnaz kimileri aşırı derecede uslu davranarak aynı amaca varmaya çalışırlar.
Yerinmeler, acınmalar, pişmanlıklar, arkadan bakınca geçmişin sevinçleridir. Geriye bakmayı sevmem ve geçmişimi uzaklarda bırakırım, tıpkı bir kuşun uçmak için gölgesini terk etmesi gibi. Her sevinç bizi bekler hep; fakat her zaman yatağı boş bulmak, yalnız olmak ve kendisine bir dul gibi gelinmesini ister. Her sevinç, günden güne bozulan çölün kudret helvasına benzer. Platon'un anlattığı, hiçbir tasın içinde alıkonulamayan Ameles kaynağının suyunu andırır. Her an, getirdiği her şeyi alıp götürür.
Her kişi öfkelenir, bu çok kolaydır; ancak tam istenilen kişiye, tam ölçüsünde, tam zamanında, tam yerinde, tam yöntemince öfkelenmek, ne herkesin yetkinliğindedir, ne de kolaydır.
Devlet birçok kişi tarafından yönetilirse bu ona, tıpkı giderleri toplulukça kaynaklanan şölenin tek kişinin hazırlayacağı bir şölenden daha üstün olması gibi bir üstünlük sağlar. Onun içindir ki çoğunluk, birçok durumda, her kim olursa olsun tek bir kişiden daha iyi bir yargıçtır. Ayrıca çokluk daha güç bozulur ya da kıstırılır. Kötü bir anında olan ya da konuya ilişkin çok güçlü duyguları bulunan bir kişinin yargısı ister istemez çarpık olacaktır. Öte yandan, bir kitlenin yargıda bulunması durumunda, kitleyi oluşturan her kişinin aynı anda duygulara kapılmasını ve yargısını çarpıtmadan ayarlamak güçtür.
Tüm sınırlamalar kişiyi mutlu kılar. Görme, etki ve temas alanımız ne denli dar ise o denli mutlu oluruz; ne denli geniş ise o denli sıklıkta kendimizi azap içinde ya da ürkütülmüş duyumsarız. Çünkü bu alanla birlikte kaygılar, istekler, ürkünç şeyler de çoğalır ve büyür.
İnsanın davranışları üç temelden gelir,bu temellere dayanmaksızın üzerimizde etkili olabilecek bir güç düşünülemez. Bunların birincisi Bencillik kendi iyiliginden başka bir şey düşünmez ve sınırsızdır, ikincisi Kötü ruhluluktur başkasının köyülügünü ister gaddarlıga degin varabilir, üçüncüsüde Acımadır. acıma,başkasının iyiligini istemektir ve iyilikseverlige, ruh yücelgine degin ulaşabilir. insan davranışlarının hepsi, bu üç temelden birine yada aynı zamanda ikisine baglanabilir.
Benim gibi bir adam dünyaya geldiğinde geriye istenecek tek şey kalır - bütün hayatı boyunca olabildiğince kendisi gibi olması ve entelektüel güçler için yaşaması.