Hayattaki en güzel şey; tüm kusurlarınızı bilmesine rağmen, sizin hala muhteşem olduğunuzu düşünen, tüm zorluklara rağmen size hala güç veren birilerinin olmasıdır. - Ernest Hemingway
Hayatta olduğunuz müddetçe, ömrü fırsat biliniz. Bir müddet sonra hayat kapısı kapanacak, bu dünyadan ayrılacaksınız. Gücünüz yettiği müddetçe hayırlı işler yapmayı ganimet biliniz. Tevbe kapısı açıkken ve elinizde bu imkân varken bunu fırsat biliniz. Tevbe ediniz. Dua etmeye imkanınız varken, dua ediniz. Salih kimselerle beraber olmayı fırsat biliniz.
Satranç hayat gibidir. Her parçanın kendi işlevi vardır. Bazıları zayıftır, bazıları ise güçlü. Bazıları oyunun başında işine yarar, bazılarıysa sonunda. Ama kazanmak için hepsini kullanmak zorundasın. Aynen hayatta olduğu gibi, satrançta da skor tutulmaz. On parçanı kaybedip yine de kazanabilirsin oyunu.
Siyasi kuruluşlar birbirleri ile karşılıklı çıkarlarından dolayı göstermelik anlaşırlar. Benim felsefi doktrinim dünyayı tekrar mutlu bir şekilde yaşatacak güce sahiptir. Böyle bir idealde elbetteki geçici anlaşmalara yer yoktur.
Kimi durumlarda neler düşündüğü konusunda bir soruya kişinin 'hiç' yanıtını vermesi bir yapmacık olabilir. Sevilen yaratıklar bunu iyi bilirler. İnsan düşüncesinin bir anlam taşıyabilecek biricik tarihini yazmak gerekseydi, yapılacak şey birbirini kovalayan pişmanlıklarının ve güçsüzlüklerinin tarihini yazmak olurdu. Yaşama nedeni denilen şey, aynı zamanda çok güzel bir ölme nedenidir de.
Örneğin moral gücünü yitirmiş pısırık bir ortamda büyüyen çocuklarda böyle bir durumla karşılaşırız; çevrenin aşırı kötümserliği kolaylıkla çevreden çocuğa geçer.
Özetlersek diyebiliriz ki, düş, düşü görenin kafasının bir sorunla meşgul olduğunu, ayrıca bu sorun karşısında ne gibi bir tutum takındığını ortaya koyar. Düşte düşü görenin çevresine karşı tutumunu etkileyen toplumsallık duygusu ve güçlülük eğilimi gibi iki etken özellikle rol oynar, en azından bunların düşte hafiften izlerini ele geçirmek mümkündür.
Milletler yabancı kuvvetlerin orduları ve diğer maddi güçleri tarafından yok edilmeden önce, manevi ve fikir güçleri tarafından esaret atına alınırlar. Böyle bir toplumun esir ve yok olması kesin hale gelir.
Eğer insanların her zaman akıllarıyla hareket ettiklerini varsayarsak, dünyanın gidişatından hiçbir şey anlayamayız. Akılsızlık tarihin en güçlü ilkesidir.
Devlet birçok kişi tarafından yönetilirse bu ona, tıpkı giderleri toplulukça kaynaklanan şölenin tek kişinin hazırlayacağı bir şölenden daha üstün olması gibi bir üstünlük sağlar. Onun içindir ki çoğunluk, birçok durumda, her kim olursa olsun tek bir kişiden daha iyi bir yargıçtır. Ayrıca çokluk daha güç bozulur ya da kıstırılır. Kötü bir anında olan ya da konuya ilişkin çok güçlü duyguları bulunan bir kişinin yargısı ister istemez çarpık olacaktır. Öte yandan, bir kitlenin yargıda bulunması durumunda, kitleyi oluşturan her kişinin aynı anda duygulara kapılmasını ve yargısını çarpıtmadan ayarlamak güçtür.
İnsanın davranışları üç temelden gelir,bu temellere dayanmaksızın üzerimizde etkili olabilecek bir güç düşünülemez. Bunların birincisi Bencillik kendi iyiliginden başka bir şey düşünmez ve sınırsızdır, ikincisi Kötü ruhluluktur başkasının köyülügünü ister gaddarlıga degin varabilir, üçüncüsüde Acımadır. acıma,başkasının iyiligini istemektir ve iyilikseverlige, ruh yücelgine degin ulaşabilir. insan davranışlarının hepsi, bu üç temelden birine yada aynı zamanda ikisine baglanabilir.
Benim gibi bir adam dünyaya geldiğinde geriye istenecek tek şey kalır - bütün hayatı boyunca olabildiğince kendisi gibi olması ve entelektüel güçler için yaşaması.
Beyin olanca gücüyle ilerlerken, cinsel sistemlerin korkunç etkinliği daha uykuda olduğu için çocukluk, hayatımız boyunca özlemle geri dönüp baktığımız masumiyet ve mutluluk dönemi, hayatın cennetidir, kayıp cennet.
Düşmanınızın zayıf yönlerini kendi avantajınıza kullanın. Öte yandan düşmanınız çok güçlüyse, geri çekilin ve onu fethedeceğiniz gün yeniden harekete geçin.
Hiçbir hükümet faşizmi yok etmek üzere savaşmaz. Burjuvazi, güç elleri arasında kayıp gittiğinde, ayrıcalıklarını tekrar kazanmak için faşizmi diriltir.
Bir dünya devletinin ciddi savaşları önlemesi için minimum bir güce sahip olması gerekir. İlk ve en önemlisi, dünya devletinin dünyadaki tüm silah ve silahlı kuvvetlerin tekeline sahip olması gerekir.
Bir gece habersiz bize gel Merdivenler gıcırdamasın Öyle yorgunum ki hiç sorma Sen halimden anlarsın Sabahlara kadar oturup konuşalım... Kimse duymasın Mavi bir gökyüzümüz olsun kanatlarımız Dokunarak uçalım. İnsanlardan buz gibi soğudum, İşte yalnız sen varsın Öyle halsizim ki hiç sorma Anlarsın.
Sana ihtiyacım var, gel ! diyebilmekmiş güçlü olmak, Sana ''git'' dediğimde anladım. Biri sana git dediğinde "kalmak istiyorum" diyebilmekmiş sevmek, "Git" dediklerinde gittiğimde anladım .
Bilimsel ruh incelemesinin psikoloji, geleceğin bilimi olduğuna inanıyorum. Psikoloji doğa bilimlerinin en genci ve henüz emekleme evresinde bugün. Bizim için en önemli bilim dalı bu ;gerçektende, insanoğlu için en büyük tehlikenin açlık, deprem, mikroplar, kanser olmayıp, yalnızca insanın kendisi olduğu, göz kamaştırıcı bir açıklıkla ortaya çıkmaktadır. Nedeni ortada: Ruhsal yaraları saracak, etkili bir çare yok henüz, oysa bu yaralar doğanın en acımasız, en büyük yıkımlarından daha da yok edicidir ! İnsanı olduğu gibi halkları da korkutan en büyük tehlike psişik tehlikedir. Beliren genel güçsüzlüğün nedenleri, bilinçaltını hiç dikkate almaksızın tek bilinçle, ama yalnızca bilinçle ilgilenilmiş olmasıdır.
İnsanı yıldırmak, susturmak, sömürmek için üstüne gelen güç ne kadar büyük olursa olsun, sinip kenara çekilerek yenilgiyi kabul etmek yerine ;hayatını doğru bildiğin yolda yaşamak gerek.
Yalnız aşkı vardır aşkı olanın Ve kaybetmek daha güç bulamamaktan. Sen yüzüne sürgün olduğum kadın, Kardeşim olan gözlerini unutamadım. Çocuğum olan alnını ,sevgilim olan ağzını, Dostum olan ellerini unutamadım.
Bir sanatçı ancak iki niteliğini hiç bir biçimde göz ardı etmiyorsa sanatçıdır. Bu iki nitelik , aynı anda hem kendisi hem de bir başkası olabilme gücüdür.
Ne zaman ki en sevdikleriniz yanıltır sizi,ne zaman ki birer birer düşürür herkes maskesini ,ne zaman ki yanlızlıktaki o muhteşem gücü keşfedersiniz ,işte o zaman başlarsınız gerçekten yaşamaya.
Bazı insanları acı büyütür ve yaşatır. Acı çekmeden; daha doğrusu yeterince acı çekmeden, yitirmeden, o korkunç yalnızlığı tatmadan kendisi olamaz bazı insanlar. Ne zaman ki en sevdikleriniz yan çizer,ne zaman ki birer birer düşürür herkes maskesini, ne zaman ki yalnızlıktaki o muhteşem gücü keşfederseniz, o zaman başlarsınız gerçekten yaşamaya.
Yalnızlıkla beslenen biriydim; yalnızlığımı alırsanız yemeğimi ve suyumu almış kadar olursunuz. Yalnız kalamadığım her gün gücümden bir şeyler alıp götürür. Bununla övünmüyorum ama önemliydi benim için. Odanın karanlığı güneşti bana.
Hayatın bize çizdiği yol, özgürlük ve güzelliklerle dolu olabilir, ama biz bu yolu yitirdik. Hırs insanların ruhunu zehirledi, dünyayı bir nefret çemberine aldı. Hepimizi kaz adımlarıyla sefaletin ve savaşların içine sürükledi. Hızımızı artırdık, ama bunun tutsağı olduk. Bolluk getiren makineleşme bizi yoksul kıldı. Edindiğimiz bilgiler bizi çıkarcı yaptı, zekamızı da katı ve acımasız. Çok düşünüyoruz, ama az hissediyoruz. Makineleşmeden çok insanlığa, zekadan çok iyilik ve anlayışa gereksinmemiz var. İnsancıl değerlerimizi koruyamazsak hayat korkunç olur, hep yitiririz. Siz insanlar güçlüsünüz. Makineleri yapacak güç sizdedir. Bu hayatı olağanüstü bir mutluluk serüvenine çevirecek olan yine sizlersiniz. Öyleyse, insanlık ve demokrasi adına bu gücü kullanalım ve milliyetçilik hastalığına karşı birleştirelim. Din, dil, ulus ayrımcılığı olmayan yeni bir dünya yaratalım.
Düşüncelerin şüphesiz güçleri vardır fakat iyi eğitilmiş bir akıldan yoksun kalırsak, onlar genelde zayıf olurlar ve iradenin desteklemesine her zaman ihtiyaç duyarlar.
35 milyon metrekare vatan toprakları işgal altındayken,bizim milli bütünlüğü bozmakla suçlanmamız gülünçtür.Mustafa Kemal sağ olsaydı çok şaşırırdı.Hareketimiz tamamen anayasal bir harekettir.Anayasamızın başlangıç ilkesinde belirtilen ulusun zulme karşı direnme hakkını kullandık.Bu sebeble anayasal bir davranışta bulunduk.
Seni diğerlerinden farksız yapmaya tüm gücüyle gece gündüz çalışan bir dünyada, kendin olarak kalabilmek, dünyanın en zor savaşını vermek demektir.Bu savaş başladı mı, artık hiç bitmez.
İnsanoğlunun yaşamı iyi ve kötü arasındaki ebedi mücadeleden oluşmuştur. İyilik potansiyeli ne kadar artarsa kötülük kuvvetleri de o kadar güçlenir. Kötü denilen mevhum aslında bir yanılsamadır. İnsanoğlu kötüyü gördükçe ve ona inandıkça kötüyü gerçek kılar. İnsanoğlu karşısındaki kişide kötü bir şey görürse onun bilinci de bu gerçeği onun dünyası için yaratır. Bu yüzden herkes bir diğerinde olan sadece iyi yönleri görebilmeli, kötüleri göremeyecek hale gelmelidir. Bu tabii ki görmezden gelmeli anlamına alınmamalıdır. İyiliğin gerçeği ile kendi kendine teyit edebildiği kötülük arasındaki farkı görmeye çalışmalıdır.