Ben insanları arabanın camlarına vuran yağmur damlalarına benzetiyorum bazen bir damla aşağı doğru kayarken başka bir damlaya karışıp güçlenerek daha hızlı ilerliyor.
İddiacı ol ama haset seni yıkmasın Hak doğruya yardımcı bu aklından çıkmasın Yüksel başın dönmesin ihtirasla kör olma Taş atana ekmek at Sakın ha nankör olma
Dünya malına tapıyorsun; şehvet ve şöhret peşinde koşuyorsun; istediğini alamayınca da üzülüyorsun, içine düştüğün acıklı hali anla da aslının aslına doğru gel!
Eğer yarın uyanmayacak olsaydın ve ola ki bugün dünyadaki son günün olsaydı bu hayatta yaptıkların için gurur duyar mıydın? Çünkü eğer duymuyorsan doğru yolu bulmaya başlasan iyi olur.
Yağmur da var Çok sevdiğim rüzgar da Bugün Pazar Daha uyanmadı komşular Damların üzerinde kuşlar Daha rahatlar Radyolarda eski şarkılar çalıyorlar bu saatlerde Gönül penceresinden ansızın bakıp geçenlere doğru Yağmur da var
Ben de kolayca razı oldum bana öğretilen bu yanlışlara. İnsan, kendi bulurmuş doğru yolu. Ben bulamazdım. Bana, başkalarına gösterdikleri basmakalıp yolları öğrettiler. Başka türlü bir itinayla tutmalıydılar beni. Daha fazla değil, farklı.
Servi, endamlı servi, ahirete perdelik.
Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat.
Şžahadet parmağıdır göğe doğru minare;
Her nakısta o mana: Öleceğiz ne çare?
Hayattan canlı olum, günahtan baskın rahmet;
Beyoğlu tepinirken ağlar Karaca Ahmet.
Başka bir şehre yolculuğumsun benim, Sevdanın ayırdığı koltuğa oturmuşum, Aşka doğru uzayan bir yol önümde. Sadece bir bavul mutluluk almışım yanıma, Bir de sevgilerimi yaslanmak için soluma.
Yan tarafında yatan oda arkadaşına soluk almadan gelinini kesen lakin manşonu koluna bağladığın anda kafasını sol omzuna doğru büküp derin bir of çeken varlığa yaşlı bayan hasta diyoruz.