Seninle anlam kazanmadı sahip olduklarım, Ben zaten güneşin parlak bir tepsi gibi kapladığı göğe yabancı değildim ki! Ay'ın oğluydum ben senden önce de. Simden bir örtü gibi üstüme örter ayı, hıçkırıklarımla renklendirirdim dolunayı...
Henüz anlaşılmamış biçimde de olsa din'in de toplu yaşama zorunluğundan doğduğu görülür; dinde kutsanmış toplu yaşam biçimleri, anlayıcı ve kavrayıcı düşüncenin yerine geçerek bireyler arasında bağlayıcı öge rolünü oynar.
İnsanlar arasındaki davalarda ve mülkiyet anlaşmazlıklarında eski jüri ile duruşma sistemi diğer tüm sistemlere tercih edilmelidir ve kutsal olarak kabul edilmelidir.
SENİ UNUTANI SİL AT GÖNLÜNDEN, YOKSA SENDE YANARSIN ARKADAŞž İnsanlar hatalarını ve kaybolan tüm yıllarını mutluyken değil ancak mutsuzken anlarlar.Kopan bir ipe sımsıkı bir düğüm atarsanız, ipin en sağlam yeri artık bu düğümdür.
SÖYLEYİN DOSTLARA ; Anam Ağlama, Yarim Ağlama BEN BU DERTTEN ÖLÜRİSEM İnsan yaşayınca anlarmış herşeyi acı, sevinç, hüzün ve kader hayat zordur bilirim.Dışardan görüldüğü gibi değil hep insanlara tepeden bakarmış bu hayat
Güzellik baktığın şeyde değil, bakışında olsun... Çünkü baktığın şey zamanla güzelliliğini kaybeder, ama güzellik bakışında olursa güzellik artarak devam eder.
sen dert deme her derde dert olsa bile vardır bi çare derdi veren Yaradan bulan sensin dermanı verecek Yaradan bulacak sensin derdin dertliğine sen karar verdin dermanın derman olduğunu anlayacak olanda sensin.
Bin canla seviyorum Türkiye'mi Dirilir, dirilir de ölürüm ben Çok özel yaratmış Hak bedenimi Ancak Türkiye'mle örtünürüm ben. Laz, Kürt, İstanbul kokusu lehçemde Aruz, aruz kalbe örülürüm ben
Denizin özlemle yağmuru nasıl bekledğini hiç duydunuz mu? O zaman ben size anlatayım, beyaz bir sayfa açtım yeniden yazmaya başladım. Hayatı ve içinde senin olmadığın yerde sürdürüyorum.
ALLAH'TAN KORK, DUAMIDIR BEDDUAMIDIR Seninle sona eren aşkımıza, hiçte üzülmüyor ve ağlamıyorum.Aşkımız zaten baştan yokmuş ki.Geç anladımsada, şu günlerde yalan olan sevdandan, tam tersi, kurtulduğuma seviniyorum.Sana neye üzüldüğümü
Soğuk bir sabahın adamı olmak; Yürümek belki biraz, ama adam gibi. Esen rüzgara karşı adım atmak. Söylenilen herşeye; alabildiğince anlam yüklemek gibi... Uçsuz geceye davet, kalem tutmak... Yazdıkça yazmak, susmak bilmeyen
Eğer gideceksen, mani olamam, anladım. Düşersen yine, bul beni. Vefasız, satılık insanlardan çok dışarıda. Bulamazsın, bundan sonra ne benim gibi seveni, nede senin için öleni.
Kalbi sevgi dolu, sevecen, cömert, kibar, kucağı sıcak, anlayışlı, şefkatli. Bu vasıfların tümünü taşıyan tek erkek. Ben ona baba diye sesleniyorum. Benim için dünyadaki en özel erkek! Babalar günün kutlu olsun canım babacım.
Canımın Ötesi Annem Güne kattığım ilk nefeste, yokluğun var annem... Zamanla küllenir demişti herkes sensizliğin acısı için. Yalanmış annem. Gecenin koyu yalnızlığı gibi düşlerimde, günün ilk
Kardeşinin sana yaptığı nasihati kabul et. Ona muhalefet etme. Çünkü o, senin kendinde göremediğin şeyleri görür. Bunun için Resul-i ekrem; "Mümin, müminin aynasıdır" buyurmuştur. Mümin, din kardeşine yapmış olduğu nasihatlerde samimidir. Onun göremediği şeyleri bildirir. Ona, iyilikler ve kötülükler arasındaki farkı gösterir. Ona, lehinde veya aleyhinde olan şeyleri anlatır.
Düşün: Kör, sağır ve dilsiz çölde gidiyorlar ve sağır ölüyor. Dilsiz köre, sağırın öldüğünü nasıl anlatır? Seni sevmek; sadece dilsiz kalmak değil, dilsizin böylesi olmak işte!
Siyasi kuruluşlar birbirleri ile karşılıklı çıkarlarından dolayı göstermelik anlaşırlar. Benim felsefi doktrinim dünyayı tekrar mutlu bir şekilde yaşatacak güce sahiptir. Böyle bir idealde elbetteki geçici anlaşmalara yer yoktur.
Tanrı kadınlara geçmişi ve geleceği, erkeklere ise yaşadığı günü armağan etti. Kadınlar geniş bir zamana yayıldıkları için huzursuz, erkekler daracık bir zamana sıkıştıkları için anlayışsız olurlar.
Payı yok, apansız inen akşamdan, Bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene, Seni anlatabilsem seni... Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır. Üşüyorum, kapama gözlerini.
Zamanla şunu öğrendim; bence aklın yolu kulaklardır, ağız değil. Kulaklardan beyne çok şey gider ağızdan ise gitmez, ağzınız bir karış açık dolaşıyorsanız bir şey öğrenemiyorsunuz demektir.
Çocukken her aksam yatmadan önce Tanrı'ya bana bir bisiklet vermesi için dua ederdim. Bir gün Tanrı'nın çalısma tarzının bu olmadıgını anladım. Ertesi gün gittim kendime yeni bir bisiklet çaldım ve her aksam yatmadan önce Tanrı'ya günahlarımı affetmesi için dua ettim.
Kimi durumlarda neler düşündüğü konusunda bir soruya kişinin 'hiç' yanıtını vermesi bir yapmacık olabilir. Sevilen yaratıklar bunu iyi bilirler. İnsan düşüncesinin bir anlam taşıyabilecek biricik tarihini yazmak gerekseydi, yapılacak şey birbirini kovalayan pişmanlıklarının ve güçsüzlüklerinin tarihini yazmak olurdu. Yaşama nedeni denilen şey, aynı zamanda çok güzel bir ölme nedenidir de.
Hala anlayamadınız değil mi? Önemli olan haklı ya da haksız olmak değil. Kavganın kazananı yoktur. Ya kaybedersiniz ya da daha çok kaybedersiniz. Önemli olan kalp kırmamak. Önemli olan yargılamadan,karşılıksız sevebilmek ve iyilik yapabilmek. Haklı bile olunsa özür dileyecek kadar asil olmak,bilge olmaktır. Egonuzu kontrol edemediğiniz sürece, O sizi kontrol etmeye devam edecek. Böyle olduğu sürece tüm dünya sizin bile olsa asla mutlu olamazsınız.
Tanrı sözcüğü benim için insanın zaaflarının bir ifadesi ve ürünü olmanın ötesinde bir anlam taşımıyor. incil de yüce bir kitap ama yine de ilkel efsanelerden oluşan bir koleksiyon ve aynı zamanda oldukça çocukca.
Eğer bir adam marşla uyum içinde yürüyebiliyorsa, o değersiz bir yaratıktır. kendisine yalnızca bir omurilik yeterli olabileceği halde her nasılsa yanlışlıkla bir beyni olmuştur onun. Uygarlığın bu kara lekesi en kısa sürede yok edilmelidir. Emirle gelen kahramanlıktan, bilinçli ve bilinçsiz şiddetten, aptalca yurtseverlikten, tüm bunlardan nefret ediyorum. Ben savaşı ve o soğuk silahları öylesine tiksindirici ve aşağılayıcı buluyorum ki böyle iğrenç bir eyleme katılmaktansa kendimi yok ederim daha iyi...benim anlayışıma göre sıradan bir cinayet, savaşta adam öldürmekten daha kötü değildir.
Uzay insanoğlu için çok karmaşıktır. uzayda insan kocaman bir kütüphanedeki minicik bir çocuğa benzer, çocuk ordaki kitapların yazıldığı binbir çeşit dili anlamaz, nasıl yazıldığınıda anlamaz, dikkatini çeken şey o kitapların karmaşık dizilişindeki ahenktir ve insan oğluda uzayın ahengini çözmeye çalışabilir ancak.
İnsanın ahlakı insanla bitmemeli, evrene yayılmalıdır; bir parçası olduğu büyük hayat zincirinin yeniden farkına varmalıdır. Tüm varlığın bir değeri olduğunu anlamalıdır.
Zamanlarının büyük bir kısmını para kazanmak ve saklamakla geçiren insanlar, sonunda en çok istediklerinin satın alınamayacak şeyler olduğunu anlarlar.
İnsanlar tehlikelere karşı ne kadar katılaşırlarsa katılaşsınlar, tehlikeye karşı ne kadar uyarılmış olurlarsa olsunlar, her zaman, kalplerinin ve vücutlarının ürpermesinden düşle gerçek arasında, planlanan ile gerçekleştirilen arasında var olan büyük farkı anlarlar.
Henüz anlaşılmamış biçimde de olsa din'in de toplu yaşama zorunluğundan doğduğu görülür; dinde kutsanmış toplu yaşam biçimleri, anlayıcı ve kavrayıcı düşüncenin yerine geçerek bireyler arasında bağlayıcı öge rolünü oynar.